Terimizm

Milli takımımız gruptaki dördüncü maçında grubumuzun en zayıf halkası , kardeş ülke Kosova'yı 2-0 mağlup ederek 2018 Dünya Kupası elemelerindeki ilk galibiyetini aldı.

Galibiyet dışındaki her türlü sonuç sürpriz olacağı için maçta oyun ile ilgili değinilecek pek bir şey yok.

Seversiniz ya da sevmezsiniz. Türk futbol tarihinin en büyük 5 başarısına bakın , ilk Avrupa Şampiyonası’na Terim ile gittik , Galatasaray UEFA Kupası’nı Terim ile aldı, Süper Kupa’yı kazanan Galatasaray ve Dünya Kupası’nda üçüncü olan milli takımın mimarı o. 5 başarının 4′ ünün arkasında olan bir isim. Bu başarılar ona güç zehirlenmesi yaşatıyor mu ? Evet ,yaşatıyor. Ama baktığımda 19’luk Enes’i , Cengiz Ünder’i , Çağlar’ı milli takıma alacak, 18’lik Emre Mor’u Avrupa Şampiyonası’nda direk oynatacak yürekte bir hoca. Milli takımda en fazla Bursasporlu’nun çağrıldığı kadrolarında onun imzası var. Kibirli mi ? Evet kibirli. Ama bu ülkede dürüst bir adam kimliği çizip Bursaspor’u çalıştırırken “Fernandao , Josue giderse bende durmam” deyip yeni takımıma gitmek için zemin hazırlayan, gittiği yeni takımının en büyük yıldızı Demba Ba satılınca iki yüzlülük edip ses çıkarmayan , sayemizde şampiyonluk görüp “ben yokken kümede kalınca konvoylar yapılıyordu” deme saçmalığını yapan eski hocalarımızı hatırladıkça Terim’e kızamıyorum. En azından samimi , içi dışı bir , neyse o olan bir kişilik. Aldığı para tartışılır. Benim görüşüm, kendisi geçmişte elde ettiği başarılar ile bu parayı hak etse de , milli takımın son zamanlardaki performansı ile hak etmiyor.

Benim asıl değinmek istediğim iki konudan ilki koskoca milli takım havuzunda alınan ve alınmayan oyuncuların bu kadar fazla tartışılması. Arda,Burak ve diğer alınmayanlar ile ilgili konu hepimizin malumu. Dikkatimi çeken diğer konu ise Terim’in kendisine buradan vurmak isteyenlere karşı yaptığı hamle. Hoca bu oyuncuları Kosova maçında çağırdı. İzlanda maçında ya da Kosova maçı sonrası Finlandiya maçında çağırıp bu oyuncular maçı kazandırsa yerden yere vurulurdu. Öyle bir maçta çağırdı ki , maçı aldırsalar , rakip zayıf olduğu için  kimse ” bak hoca gördün mü? Maçı almadığın adamlar kazandırdı” diyemeyecek ama olası kötü bir oyun (ki bana göre bugün golleri bulduğumuz ve sonrasındaki 5 dakikalık süreç harici çok kötüydük ) yahut kötü bir sonuç sonrası “Alın beni yerden yere vurduğunuz adamlar , aldıkta ne oldu ? ” diyebilecekti. Hocanın bu ince fikirliliğini taktiksel konularda da beklemekteyiz.

Kapanışı Enes Ünal ‘ın kadroya alınmaması üzerine yapalım. Kosova ve benzeri ülkelerle yapılan maçlarda genelde hocalar ikinci tercihleri olan oyuncularla oyuna başlar. Onlara şans verip durumlarını görmek isterler. Belki de Arda, Burak, Selçuk gibi isimler hocanın ikinci tercihleridir de Finlandiya maçı kadrosuna bu isimleri çağırmazken Enes’i çağırır ? Ne dersiniz ? Terim bu . Olur mu olur.

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu