Ne gelen var, ne de giden!

O dönemde;
Camia kenetlenmiş, bazı ufak tefek sıkıntılar hoşgörüyle karşılanmış ve birliktelik sağlanmıştı.
Bir anlamda;
“Sevgiyle, sabırla; bakılan koruk, üzüm olmuştu!”
Sonunda 16 Mayıs 2010‘da o
tarihi şampiyonluk gelmişti.
Anadolu‘yu da sevindiren ve herkese örnek olan yeşil-beyaz devrime imza atılmıştı.

SAĞLAM’I HATIRLAYIN…

Şampiyonluğa giden yolda;
Ertuğrul Sağlam‘ın o dönemde haftalık basın toplantılarını hatırlayın…
Ertuğrul Hoca, camiaya birlik beraberlik mesajları verirken, kent dinamiklerine de seslenir ve şehrin tüm katmanlarından destek isterdi.
Hem de Başkan İbrahim Yazıcı‘yken…
Yeşil-beyazlı takım, üst üste tarihi başarılara imza atarken, camianın büyük bölümü Sağlam‘ın söylemlerine büyük önem veriyordu.
Çünkü;
Merhum Başkan Yazıcı, konuşmayı pek sevmezdi.
Camiaya verilmesi gereken mesajların çoğunu; o dönem 41 yaşında olan Ertuğrul Sağlam verirdi.

BAŞKAN MESTAN KONUŞMAYI SEVMİYOR

Gelelim bugüne…
Başkan Mesut Mestan, zaten konuşmayı fazla sevmiyor.
Dolayısıyla da;
Çok ender açıklama yapıyor.
Geçende de yazmıştım.
“Camialar, liderlerin söylediklerine bakar! Verilen mesajlara göre vaziyet alır!”
Bu dönemde de teknik direktör İbrahim Üzülmez‘in söylemleri ön planda…
Bu da gayet normal…
Örneğin;
İbrahim Hoca, dünkü haftalık açıklamasında, hakem kararları üzerinden birkaç haftadır “algı operasyonuna” uğradıklarını açıkladı.
Üzülmez, konuşmasının bir bölümünde de, kentin ileri gelenlerine özetle şöyle seslendi:
“Kentin ileri gelenleri olarak, bu hafta her şeyi bırakın, maça gelin. Gelin ve Bursaspor‘a sahip çıkın. Bizler bugün varız, yarın yokuz. Bunları söylüyorum diye, belki ben de eleştirileceğim. Ama son 9 haftada herkes bu takıma sahip çıksın.
Yeri gelince herkes ‘Bursasporluyum’ diyor, ama desteğe gelince kimse yok! Buranın sahibi taraftar, karda kışta Erzurum‘a geliyor. Allah onlardan razı olsun. Ben onlara karşı mahcubiyet içinde olduğumu söylüyorum.
Camiada herkes, tıpkı taraftarlar gibi özde destek olsun, beklenti içinde olmadan destek versin.”

NE GELEN VAR, NE GİDEN!

Bu sözlerden sonra ben de şunu sordum:
-Maçlardan sonra, kazansanız da kaybetseniz de, kentin ileri gelenlerinde soyunma odasına gelen oluyor mu?
Üzülmez, çok çarpıcı bir cevap verdi:
“Bu hafta sadece Belediye Başkanımız Alinur Aktaş geldi Ümraniye‘ye. Onun dışında kimsenin geldiği yok! Oysa biz diyoruz ki, gelin en azından manevi olarak destek verin bize.”
İbrahim Hoca, açıkçası;
“Maddi destek vermeseniz de, bari tesislere, maçlara gelin, yanımızda olduğunuzu, en azından manevi olarak hissettirin bize” demek istiyor.
Haksız mı?
Üzülmez’in, destek kampanyası kapsamında, kentin ileri gelenleriyle ilgili “idari yönden” sözlerini, sosyal medyada eleştiren bazı renktaşlar da oldu.
Görev tanımı anlamında eyvallah da…

NE KADAR DOĞRU?

Eğer, Başkan, medyada bu tür toplara girmiyorsa…
46 yaşındaki teknik adam da, bu “manevi destek eksikliğini” hissediyor/yaşıyor ve tüm iyi niyetiyle, “Bu takım, bu kentin takımı. Şehir, her açıdan sahip çıkmalı” diyorsa…
Bu kritik süreçte, bu söylemlerinden dolayı eleştirmek ne kadar doğru?
Yazımın başında, kentin; şampiyonluğa giderken, “lider” olarak kabul ettiği ve kulak verdiği Ertuğrul Sağlam‘ın mesajlarından örnekler vermiştim.

“BURAYA KALPLER KONULDU”

2006’da Lig A‘dan Süper Lig‘e dönen Bursaspor‘da da, teknik direktör Raşit Çetiner‘in;
“Buraya kalpler kondu” sloganı taraftarı nasıl da kenetlemişti.
Teksas, bu mottoyu, dev bir kalpli pankartla motivasyon unsuru olarak çok güzel kullanmıştı.

KİME GÖRE, NEYE GÖRE?

Bursaspor, Süper Lig‘e dönme yolunda son 9 haftayı kapsayan en kritik döneme girmişken…
Mestan yönetiminin tarzı belliyken…
Arma sevdalıları, telafisi olmayan bu haftalarda;
Kimin söylemlerine ve mesajlarına göre hareket edecek?
Siz söyleyin Allah aşkına:
-Başka kim konuşsun? lifebursa.com