Kaybedecek zamanımız kalmadı!
Çok değil, daha birkaç hafta önce kaleme aldığım "Tek gerçek altyapı" başlıklı yazımda vurgulamıştım.
Yazımdan bir bölümü hatırlatmak isterim:
“Bu koronavirüs salgınından sonra futbolda da hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak!” diye…
Malum, kulüplerin kasaları şu an tam takır, kuru bakır!..
Ne maç hasılatı var, ne store, ne de tv yayın geliri…
Kulüplerin “cansuyu” kesildi!
Artık devir; “Ayağını yorganına göre uzat” devri!..
Geliri kalmayan kulüpler, bundan böyle, olmayan parayı harcayamayacak.
KİMLER AVANTAJLI OLACAK?
İşte bu yüzden;
Artık bütün kulüpler, “altyapıya önem vermek zorunda” olacak.
Zira, yerli ve yabancı oyuncu transferi için ayrılacak bütçeler mecburen azalacak!
Bursaspor, Trabzonspor ve Altınordu gibi altyapıya önem veren kulüpler avantajlı olacak.
Takımlar, yerli ve genç isimlere şans vermek durumunda kalacak!
Çünkü;
Süper Lig’de, takımların öyle 12-14 yabancı futbolcu transfer etme devri tarihe karışıyor/karışmalı!..
Zira, artık bitti o bolluk!”
***
VAKIFKÖY’Ü PAMUKLARA SARMALIYIZ
Bu önemli konuyu, bundan böyle daha sık gündeme getireceğim…
Çünkü, bu mevzuya gerekli önem verilmesi için, bir an önce harekete geçilmesi gerek.
Onun için…
Şimdi devir;
-Vakıfköy’ü pamuklara sarma devri…
-Genç yeteneklere her zamankinden daha fazla sarılma vakti…
-Bereketli topraklara daha fazla yatırım yapma vakti…
ALTYAPIYA NASIL EĞİLMELİ?
Dedik ya;
Futbolda artık altyapının önemi büyük!..
Ancaak;
Bunu söylemek yetmez…
Somut yatırımlara imza atmak ve de bunları sistemli bir şekilde uygulamak gerekir.
Örneğin;
Şunlara da bakmak lazım:
-Altyapıdan yetişen oyuncu, Özlüce’ye tam olarak hazır geliyor mu?
-A Takım teknik direktörü, gençlere ne kadar eğiliyor?
-Yoksa, başarıya bir an önce ulaşabilmek için tercihini daha çok tecrübeli futbolculardan yana mı kullanıyor?
Öyle ya;
Başarı olamazsa, ilk kendisinin gideceğini bildiği için, gençlere gerektiği kadar eğilmiyor bu tip teknik adamlar!..
NEDEN KENDİ ANTRENÖRÜNÜ ÇIKARAMIYOR?
Ayrıca;
En düşündürücü olan da şu:
-Bursaspor, kendi özkaynağına eğilecek A Takım teknik direktörünü de “istikrarlı olarak” bünyesinden çıkaramıyor nedense?
Yeşil-beyazlı kulüp, kendi teknik adamlarına ne kadar güvendi?
Sezon başından itibaren hangi öz evladına güvenerek ve de arkasında durarak, A takımı teslim etti?
Şöyle yakın geçmişe bakarsak…
3 sezon önce Adnan Örnek, sadece 4 maç Bursaspor’u çalıştırdı.
Mustafa Er, 4 teknik adamlı sezonun son maçında (Trabzon’da) ve ertesi sene, Le Guen gönderilince, son 6 maçta takımı bir kez daha ligde tutmayı başardı.
İsmail Ertekin, son yıllardaki teknik adam değişimlerinde ve bu sezonun başında adı gündeme gelmesine rağmen, bir türlü göreve getirilmedi!..
EVKE: “İSMAİL ERTEKİN’iN HAKKIYDI!”
Hatta…
Geçen hafta M.Ali Ekmekçi ile birlikte yaptığımız “EvdeKal’anlara Futbol” programına konuk olan Ahmet Suphi Evke Hocamız, özetle, “Bu sezon başında, bence İsmail Ertekin Hocamız, Bursaspor’u çalıştırmayı hak ediyordu. Ancak yönetim, nedense bu görevi kendisine vermedi” ifadesini kullandı.
Bu saptama, bence de çok önemliydi.
Ayrıca…
Eski Kaptanımız Yalçın Gündüz, Lig A’daki ilk sezonda (2004-05) Hüseyin Kalpar’ın yerine Bursaspor’da teknik direktörlük yapmıştı.
Vakıfköy’de altyapı teknik sorumluluğu görevini de üstlenmişti.
Yine…
Sedat Özbağ, Eser Kardeşler, Beyhan Çalışkan, A.Suphi Evke, Nevzat Dinçbudak, Ümit Şengül, Şenol Ulusavaş, A.Nail Durmuş, Ersel Uzgur gibi yıllar önce Bursaspor’da forma giymiş ve Bursa’da yaşayan teknik direktörler, Anadolu’da alt liglerde birçok takımda çalıştı (unuttuklarım varsa, özür dilerim).
“GEL BİZİ KURTAR NEJAT HOCAM”
Sadece Nejat Biyediç farklıydı.
Timsah’ın eski Kaptanı ve teknik direktörü İmparator Biyediç, takım sıkıntıya düştüğünde, rahmetli Muhtar Tucaltan’a; “Muhtar gel bizi kurtar” diye seslendikleri gibi, her çağrıldığında koşa koşa Bursa’ya gelmiş ve ateşten gömleği giymişti.
YETİŞTİRİCİ ANTRENÖR
Yani, diyeceğim o ki;
Bursaspor’un, bundan böyle, ne yapıp edip üstyapı için
“Yetiştirici teknik direktör” bulması ve de yetiştirmesi şart!
Bu ne demek?
-Elindeki genç futbolcuları, A Takım’a monte edebilecek…
-Altyapıya önem veren…
-Kulübün Akademisine inanan teknik adamlara yatırım yapmak…
Bugün, bu özelliklere sahip Bursa patentli “yetiştirici teknik adam” sayısı kaçtır sizce?!
BAŞARIYA ULAŞMAK İÇİN…
Dedik ya;
Mevcut kadrodaki tecrübeli isimleri “sürekli” oynatarak, başarıya en kısa sürede ulaşmaya çalışan, klasik/ bilinen “lejyoner” teknik direktörler, altyapıya pek fazla bakmayı düşünmedi Süper Lig’de…
Tabii ki, istisnalar kaideyi bozmaz!
Yıllardır görev yapan yeşil-beyazlı yönetimlerin, bu tarz;
-Vakıfköy’e değer veren, “yetiştirici teknik direktör”lere yatırım yapma…
-Teknik adam adaylarını Avrupa’ya staja gönderip geliştirme, kendi hoca adaylarına yatırım yapma gibi bir dertleri de pek olmadı bugüne kadar…
Tabii, Vakıfköy’ün de; daha donanımlı yetenekler yetiştirmesi ve A Takım’a daha hazır şekilde göndermesi çok önemli…
Bakalım, gelişmeleri izleyip göreceğiz…
Serkan çok güzel yazmışsın , benimde tek dileğim özüne dönüp başarıyı zamana yaymak ,ama taraftar çok sabırsız be kardeşim , bak kendi evladımız Kubi ye ( ki bırakıp kaçmadı – kötü oynadı ama gücünün sonuna kadar sahada savaştı.) bek emirhana başta methiler düzüldü 2 maç kötü oynayınca ıslıklandı, bunlar gibi örnek çok ( Sercan ve Volan örneklerim arasında değildir.) düşünsene teknik adam batalla , alt yapıdan 6 oyuncu en az ilk onbirde , ama 2/3 maçta kötü oynayan takımı alkışlamasını bilen desteği daimi olan taraftar……zevk alırım zevk!!!!
Altyapı şart bizde taraftar olarak her zaman bunu savunduk ve savunmaya devam edecegiz;
2.ŞAMPİYONLAR VAKIFKÖYDEN ÇIKACAK…
Vakıfköy’deki o gençleri sadece fizikman değil, onların beyinlerini mental olarak geliştirmezsek, onlara ikinci bir yabancı dil eğitimi verdirmez isek, o yeteneklere futbol ile birlikte yaşamın etik değerlerini aşılmaz isek, onların sorumluluk duygularını geliştirecek aksiyonlar ile yol göstermezsek, yani onları profesyonel futbolcu olurken tüm insani değerler toptan bir eğitim vermeden sadece fizikçe yetiştirirsek onlar bu süreçte sadece kendileri için yaşayan ve O köye gelen giden bireyler olacaklardır. Bu tip yetiştirme ne Bursaspor’un geleceğini, dolayısı ile nede onların kendi gelecekleri için bir katma değer sağlamayacaktır.
Covid ‘ 19 süreci sonrası dünya aynı dünya olmayacağına göre, Yönetime önerim!!! Vakıfköy’e ilk önce profesyonel bir eğitim kurumu ile bu çocukların mental eğitimlerinize geliştircek ciddi bir kurum ile anlaşma yapmaları gereklidir.
Sağlıkla Kalınız.
Tüm Bursa’ya değer veren ve Bursaspor’u gerçek anlamda sevenlere,
Saygılarımla.
DELİ İBRAHİM GİBİ TEKNİK,TAKTİK,OYUN PLANI,OYUNA DOĞRU KADRO İLE BAŞLAMA,YERİNDE VE ZAMANINDA OYUNCU DEĞİŞTİRME (MESELA ALİ AKMAN I 88.DK DA ALMAMA) GİBİ KONULARDAN Bİ-HABER; SON 6 MAÇTA 11 PUAN YİTİRMİŞ BİR ADAMA HALA SAHİP ÇIKARLAR…KENDİ ÖZ EVLATLARINI İSE BİR AN ÖNCE HARCAMAYA BAKARLAR…YAZIKLAR OLSUN…HERHALDE DELİ İBRAHİM MESTAN IN ASKER ARKADAŞI OLMALI…DÜNYANIN HİÇ BİR YERİNDE HİÇ BİR TAKIM HELE Kİ ŞAMPİYONLUK HEDEFİNDE İSE BU ADAMA KATLANAMAZ…
günaydın serkan bey, sizin birkaç hafta önce yazdıklarınızı, biz burada 7-8 senedir yazıyoruz.
gerçek bir kulüp olacaksak öncelikle yönetim-teknik adam-kadro istikrarı.
oysa, hemen şampiyonluk için para.
parasız şampiyonluk içinse zaman-sabır-destek lazım.
söyleyin bana bursa da bunların hangisi var?
bursalı antrenörlere gelince, Bursaspor teknik adamlığı görevi verilmez, alınır…
Bursaspor antrenör için staj yeri değil, Bursaspor bu ülkenin 5.büyüğü. burada antrenörlük yapacak adam rüştünü ispat etmiş olmalı.
antrenörlerimiz önce gurbete çıkıp kendilerini kanıtlamak zorundalar. o zaman teklif zaten kendiliğinden gelecektir.
Ahmet suphinin eleştirdiği o alt yapı, son A-milli takımın neredeyse iskeleti konumunda.
ama buna karşın ülke gündemine giren bir tane bile bursa orjinli teknik adamımız yok.
bursaporun temel sıkıntısı skora odaklı medyası ve sabırsız tribünleridir.
ve de bunların yönetim, teknik adam ve futbolcular üzerinde yarattığı baskı ve müdahalelerdir.
bu baskı ve müdahalelerden dolayı bursasporu yönetecek kapasitede ki insanlar başkan olarak ortaya çıkma cesareti gösteremiyorlar.
çünkü biliyorlar, olası iki kötü sonuçta başlarına ne geleceğini.
çünkü biliyorlar hastalığın 3-5 maçta iyileşemeyeceğini ve tedaviye sabır gösterilmeyeceğini.
bir de çok yaygın anlayış var. ”500 milyon borcumuz var. bu sezon çıkamazsak biteriz!” hiç te değil.
3 milyon ne güne duruyoruz?
biz Bursasporlu değilmiyiz?
15 günde bir 10 liramıza kıyıp timsah arenayı doldursak. orasını atkı şov ve değişik tribün görselleriyle gerçek bir stadyuma çevirsek şehrin ve kulübün marka değeri tavan yapar.
böylece başta stadın isim hakkı olmak üzere diğer bütün ticari alanları değerinde ve kolayca pazarlanır. Bursaspor da ne iş adamlarına ne de siyasete muhtaç kalmaz…
Tespitler gayet güzel aslında her kesim biliyor neyin nasıl olacağını da işin doğrusu yapılır ise bu kez usulsüz işler ,alma götürme,sen ben ,o partili bu siyassi görüşlü,onun adamı gibi ve daha bir çok olumsuz uygunsuzlar yapılamayacak iş ne siyasi iş ne de güç dengesi değil tüm iş her kesim için duygusal yani para bu işde Rahmetli yazıcının ne makam ne para beklentisi olmadığı için herşey de üst üste doğrular yapılınca şampiyon olduk
herşeyde olduğu gibi 1-dürüstlük,2-bilgi,3-çalışmak,3-sevgi-saygı,4-birliktelik biz ki şampiyon olduk küme düştük şampiyon olduğumuzda tüm kesimlerin katkısı olduğu gibi küme düşüncede tüm kesimler hatalı (yönetici,siyasetçi-basın-tirbün ) ben öncelik tirbündeyim kendimi eleştirmek gerekirse üye olup sonra üyeliği bırakmak AA seçiliceğini bildiğim için üyeliği bıraktım neymiş o meşhur AA destekleyenler ne dediler eğer ki AA seçmez isek Bursaspor efendim menejerlerin eline geçecek miş hereksi bu şekil kandırdılar peki bunları söyleyenler AA dan neler elde etti yada daha öncesi RB peşind koşanlar yada EK nın peşinde koşanlar tirbün şampiyonlukda etken olduğu gibi düşmede de etkendir eğer bizler a partili b partili deyip birbirimiz karalar isek eğer biz sen bu mahalleleli ben bu mahallelli sen çok aldın ben az aldımları bırakır isek ve daha bunun gibi tirbünlerin pek çok yanlışları terkl eder isek biz yendien ayağa kalkarız hemde şahlanarak
Serkan arkadaşım.
Yazında bahsettigin durum aslında sezon başında mecburen Bursaspor un fırsatı olmuştu.
İlk üç maçı çok iyi geçen gençler ve alt yapımız aynı şekilde devam ettirilmedi.
Alınan onca oyuncu yerine devre arasında ki gibi çok iyi üç oyuncu bizi şimdiden daha kötü durumda bırakmaz ve o kadar oyuncuya ödenen ve ödenecek olan paralar kasada kalabilirdi.
Bu arada alınacak her başarılı sonuçtan sonra ülke futboluna sayısız yıldız kazandırabilir ve onlardan gelecek rakamlarla da mali dengeyi biraz olsun duzeltebilirdik.
Ne yazık ki transfer politikası yanlış idare edildi.
Bu yanlışlıklarin bir daha yapılmaması gerekir.
Burada transfer edilip gelen oyuncuların zerre kadar yanlışı yoktur.
Bizim yöneticiler gelin dediler onlar da geldi hepsi bu kadar.
Eminim ki her biri de aldıkları ve alacakları paraları hak etmek için sonuna kadar mücadele edecekler takımı Süper denilen lige taşıyacaklar.
Bundan hiç bir şekilde şüphem yok.
Artık bütün takımlarımız hesabını iyi yapmak zorunda.
Yapamayanlara da korumacılık yapmadan cezaları yapıştırmak TFF nin görevi.
Bizim gibi koruma kalkanı olmayan kulüpler cezaların alasını yerken borçları iki milyar TL ler seviyesinde dolaşan kulüpler yeni limitler alıyor ve bu durum hiç hoş değil.
Madem ki her şey değişecek diyoruz bu değişiklik önce TFF de başlamalı.
TFF ve kurulları korumaciligi ve çifte standardı kaldırmadan uzaklaşmadan hiç bir şey değişmez.
Kural var ise her takıma aynı var.
Hak edenin cezalandırılmadigi bir ortamda ne futbol ne de diğer Spor dalları ilerleyemez başarılı olamaz.
Özet olarak ülke sporu olarak korumacılık ve çifte standart sarmalindan kurtulup yolumuza devam etmeliyiz.
İleriki günlerde bu olur mu derseniz bence olmaz.
Olsa iyi olur fakat olmaz.
İmzamı atarım
Sağol kardeşim.
Teşekkürler.
Alt yapıya Bursasporlu bir hoca lazım.çocuklara Bursaspor sevgisini aşılayacak biri.yoksa a takıma çıksa ne olur.iki sezon sonra imza töreninde,ben zaten İstanbul takımı tutuyorum derler malum.ist takımı maçlarında sakatlanırlar her türlü fırıldaklığı yaparlar.o yüzden altyapıdan çıkacak oyuncu sadece yetenekli değil aynı zamanda karakterli ve adam gibi Bursasporlu olmak zorunda !
Sayın arkadaşım ben de bir ilave yapayım.
Alt yapıya alınacak yaşta olan çocuklar seçilirken mutlaka ailesine bakılıp Bursasporlu ailelerin çocukları seçilmelidir.
Diyeceksiniz ki çocuk yetenekli fakat babasi Kocaköy takımlarından birini tutuyor.
Almayın kardeşim.
Alırsanız o çocuk babası sayesinde Vakifköy u kullanarak yetişecek olgunlasacak ve on oniki sene sonra o takıma gidecek.
Bursaspor kulübü ise sadece ülke futboluna katkı yapmakla yetinecek.
Bu konuda yıllardır yaşanan örnekler ortada.
Bir Enes e bakalım ve bir de diğer örneklere.
Ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız.
evet çok güzel bir yazı. öncelik bursaspor takımlarının oyun sistemi öncelikle belirlenmelidir. altyapı ve a takım bu sistem ile çalışmalı ve oynamalıdır. hayırlı sağlıklı günler dilerim. ramazan ayımız mübarek olsun…
He he. Onun için mi 40 yaş emeklileri topladınız kulübe. Sedat 1 hata yapar kızağa çekersiniz 40 yaş emekliler 10 hata yapar el üstünde. Bu mu verdiğiniz önem. Rüştü sezon başı devamlı forma giyseydi aldığınız kerem candan daha mı kötü olurdu. Cüneytten daha mı kötü olurdu. Furkanı niye verdik başakşehire. Şu takımda furkan sezon başından beri forma giyseydi çok değerli özerinizden daha mı kötü olurdu. Bek oyuncusu ismail çokçalışın üzerine titrenseydi daha mı kötü olurdu. Zeki çelik nerede şimdi. Bizde 1 dk bile oynadı mı. Alt yapıya önem veriyormuşuz. Hadi ordan ya.
Torpil yapmasınlar yetenek arasınlar 3 yılda iskelet kadro 5 yıla lider kadro hepsi yerli …
Bizim Bursaspor olarak alt yapı çalışmalarımız iyi fakat yetersiz.
Futbol sistem oyunudur.
Sistem de eğitimden geçer.
Eğitim sadece kitap okuyup teorik bilgi sahibi olmak değildir.
Sistemi oturmuş kulüplerin işleyişine baktığımızda sistemin ikiye ayrılarak yürüdüğünü ve en üst kademede yeniden birleştiğini görüyoruz.
Eğitim en alt yaş kademelerinde aynı spor dalından gelen eğitmenlerle devam ediyor.
Burada bir sıkıntı yok biz de aynı eğitimi veriyoruz fakat bizim alt yapımızda ki problem burada başlıyor.
Çocuk yaşta aldığımız oyuncu biz de Bursaspor da oynamayı hedefliyor fakat bir Avrupa takımının alt yapısındaki çocuk zamanı gelince o takımda oynayacağını biliyor bu konu da çok emin.
Sistemi oturmuş takımlar bu konu da çok iyi.
Çünkü alt yapı da sadece a takım için oyuncu eğitiyorlar bizim gibi satayım para kazanayım diye bir düşünceleri yok.
Bu nedenle çocuk yetişiyor büyüyor kendini yetiştiren takıma hizmet edip ancak zamanı gelince daha doğrusu alttan yerine bir kardeşi gelince iyi paralar kazandırarak transfer oluyor.
Bu organizasyonu da başta bahsettiğim gibi en üstte oluşan karar mekanizmasi yapıyor ve onlarda Avrupa takımlarında sektörün içinden gelmiş en iyiler profesyoneller.
Anlatmak istediğim şudur.
Biz ülke sporu olarak şunu çözemiyoruz.
Kulüp idare etmek farklı oyuncu yetiştirmek faklı.
Her ikisini yapan kişinin de bu görevleri birbirlerinin yerine geçebilecek kadar iyi bilmesi ve yapabilmesi çok önemli.
Sistemin varsa ve kuvvetliyse başarılı olursun.
Eğer sistemin var fakat yetersizse bir yerler de kesintiler olur ve başaramazsin.
Çocukları eğitir yetistirirsin sonrasında bir bakmışsın paranın ucunu gosterip elinden kapmislar.
İşte biz şu an ikinci örnekteyiz.
Yavruyu bakıyoruz büyütüyoruz ve bir şekilde yuvadan uçup gidiyor.
Bunu çözmenin yolu da alt yapılarda oyuncu adayı enflasyonu yaşamadan her çocuğu değil sadece aile bireyleri Bursaspor lu olan çocukları eğiterek devam etmekten geçer.
Çünkü babası annesi Bursaspor lu olan çocugun Bursaspor dan başka bir takıma sevgi ve ilgi duyması çok küçük bir ihtimaldir.
Eğer alt yaş gruplarında Vakifköy e oyuncu transfer edilecekse de gelecek olan oyuncuyu iyi yetiştirip çok iyi kazançlar ile satmak amaçlı getirmeliyiz.
Çocuklar şunu bilmeli.
Ben Bursaspor lu yum ve zamanı gelince Bursaspor da oynayacağım yerim garanti beni bekliyor.
Ya da ben kazanç amaçlı bu alt yapıya geldim ve yetenekli olduğumu biliyorum zamanı geldiğinde kulübüm beni taraftarı olduğum diğer kulübe satarak gelir elde edecek.
Bu konuyu cozdugumuzde işimiz çok kolay olur ve sistemimiz oturur.
Yıllardır ülkemizde iki tip kulüp faaliyet gösteriyor.
İlki altyapısı kuvvetli oyuncu yetiştiren kulüpler.
İkincisi bu kulüplerde yetişen oyuncuları para gücü ile bir şekilde ikna edip alıp oynatamayip genç yaşta yok olmasını sağlayan kulüpler.
İşte tam da burada Bursaspor gibi TS gibi takımlar ortaya çıkıp hem yetiştiren ve hem de oynatabilen takımlar oluşmalı.
Ülke futbolunun kalkınması ilerlemesi için bu konu çok önemlidir.
Klübün içinde siyaset dönmese ve torpil olmasa, her işi futbolun içinden gelen kişiler yapsa yönetse zaten hiç bir sorun olmaz ama maalesef şuan ki sistemde ve düzende çok zor