İstanbul battı, batacak..
Yine bir transfer dönemi,
Yine havada uçuşan milyon Eurolar…
Asgari ücretin brüt 1.200 TL, net olarak ise 950 TL olduğu ülkemizde konuşulan rakamlar gerçekten dudak uçuklatan büyüklükte…
En son G. Saray’da Sabri’nin alacağı rakam
Türkiye’de ki rakamların çılgınlığını gösteren en iyi gösterge olsa gerek…
Sabri önümüzde ki sezon net 4.800.000 TL sabit transfer ücreti ve 45.000 TL maç başı ücreti alacak
Hırs ve koşmak dışında hiçbir üretkenliği olmayan,
İstanbul dışında 1.000.000 TL dahi kimsenin vermeyeceği adam…
Hal böyle olunca
İstanbul kulüpleri her geçen sezon iflasın eşiğine bir adım daha yaklaşıyorlar…
Bu sezon sonu itibariyle;
G. Saray’ın 1.5 milyar TL,
F. Bahçe ve BJK ’nin 1 milyar TL borcu var…
Bu rakamlar artık döndürülebilir borcun üzerinde
Sonuçta İstanbul battı, batacak…
Bu bakımdan Bursaspor’un yukarıda ki mali tabloyu iki açıdan çok iyi analiz etmesi gerekmektedir;
1. Eğer dikkatli bir mali politika izlenmezse, benzer ekonomik çöküntü Özlüce semalarında da yaşanacaktır.
2. Tam tersine yerinde mali disiplinler uygulandığı takdirde, Bursaspor kulübü uzun vadede, İstanbul kulüpleri borç batağında olacağı bu süreçte 2010 yılında ki şampiyonluğa yenilerini ekleyebilecek pozisyona gelebilir…
İşte bu noktada hem Bursaspor kulübü, hem deBursaspor taraftarı üzerine düşen görevler bulunmaktadır…
Bursaspor kulübü bir yandan kulübe kalıcı gelir getirici faaliyetleri planlama konusunda etkin bir rol üstlenirken, diğer taraftan da kulübü ciddi ekonomik sıkıntılara sürükleyecek harcamalara kısıtlama getirmelidir…
Harcama konusunda özellikle yapılacak transferlerde işletmeci mantığından uzaklaşmadan, Frey, Taiwo gibi elinde patlayacak transferlerden çok, ileride kulübe para kazandıracak transferleri gerçekleştirmeye özen gösterilmelidir…
Aksi halde 35 yaşına gelmiş bir kaleciye, hiç oynamadan 10-11 milyon TL ödemek zorunda kalırsınız…
İkinci önemli nokta, kulübün mali yapısının şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılması…
Bu suretle kulübün gerçek sahibi olan taraftarlar, kulübün mali olarak ne durumda olduğunu daha net bir şekilde görmeli ve bu bakımdan transfer dönemlerinde, kulüp üzerine olan gereksiz baskıları azaltma yönünde hareket edebilmelidir…
Hatta taraftarlar, tam tersine, transfer yerine, çok daha ekonomik ve akılcı bir yol olan Alt yapı gerçeğini ve kullanımını baskı unsuru olarak yönetimlere uygulayabilir…
İstanbul kulüplerinin ekonomik çöküşünün kapıda olduğu bir dönemde, Bursaspor’un kurtuluş reçetesinin alt yapı olduğunun tüm kesimler tarafından bilinmesi
“Gelecek şampiyonluklar Vakıfköy’den çıkacak” ibaresinin doğrulanması açısından son derece önemlidir…
Aksi halde, bilinçsiz bir takım taraftar gruplarının baskısı ile yapılacak bilinçsiz transfer politikaları Bursaspor kulübünün, A. Gücü, Göztepe, Kocaeli, Sakarya, Altay gibi köklü kulüplerle aynı sonu yaşamasına neden olacaktır…