İlaç olduk!
Moral ve form olarak dipte olan Galatasaray karşısında puan veya puanlar için çıktık.
Her iki takımda maça kötü bir şekilde başladı. Galatasaray topa sahip olsa da Podolski ile kaçan pozisyon dışında etkili olamıyorken Batalla‘nın milimetrik pası, genç golcümüz Kubilay‘ın soğuk kanlı, kalite kokan vuruşu ile öne geçtik. Golden sonra daha iyi oynamaya başladık. Deniz‘in macera arayıp denediği şutlardan biri yan ağlarda kaldı. 29. dakikadaki pozisyon ise maçın bana göre kırılma anı oldu.
Deniz kötü açıdan kaleye vurmak yerine çok güzel bir koşu yapan müsait durumdaki Batalla’ya topu atsa mutlak bir gol pozisyonu olacaktı. Galatasaray’ın yakaladığı beraberlik golündeki paslaşmalar ile Batalla’nın tek başına kalite ortaya koymaya çalışması maçın özetiydi.
İkinci yarıda Sneijder‘in frikik golü sonun başlangıcı, 64. Dakikadaki oyuncu değişikliklerindeki tercihler ise mağlubiyetin perçinlemesi oldu. Yani Deniz gibi bitik bir adam nasıl kenarı alınmaz, orta sahada bir çok top kapan Faty nasıl kenarı alınır inanın anlam veremedim. Maç zaten bu andan sonra iyice tek kaleye döndü. Uzatma dakikalarında Eren’in attığı gol skoru belirledi.
Bu kadar kötü durumdaki Galatasaray’ı yakalamışken Kadıköy‘deki gibi bir sürprize imza atabilirdik. Ancak formsuz Galatasaray’a, neredeyse bir senedir gol atamayan Sneijder’e, haftalardır suskun kalan Eren Derdiyok‘a ilaç olduk.
Umarım önümüzdeki hafta daha dişimize göre bir rakip olan Rize karşısında galip gelip olumsuz havayı üzerimizden atarız. Yoksa bu zamana kadarki iyi sonuçlar nasıl bizi ileri ittiyse, üst üste alınacak kötü sonuçlarda bizi aşağıya doğru çekebilir.
Dikkatli olmamız lazım.