“Halis” Muhlis oyunlar

Kazanmayı rakibinden daha fazla istemeyen bir Bursaspor izledik. Futbolcularımız sahada ‘nasıl olsa kazanırız’ der gibi göründüler. Rakibin orta alanı daraltması, Insua’nın kötü oyunu, Altidore’un ilk maçı vs. derken alıştığımız pas trafiğini bir türlü oluşturamadık. Ertuğrul hoca’nın tercihlerini tartışacak değilim ama rakiplerin bize karşı oynadıkları şablon belli. Bundan sonra da bu şablonlar değişmeyecek. Bu durumda orta alanı hızlı geçebilecek, rakibin oyunu sıkıştırmak istediği orta alandan topu hızlı çıkarabilecek oyuncularla başlamak daha mantıklı görünüyor. Insua’nın bu anlamda Batalla’nın yerini dolduramadığını dün bir kez daha gördük. Belki de ikinci yarıya doğrudan Batalla ile başlamış olsaydık eksik kalmış rakip karşısında böyle zor duruma düşmeyecektik. 

Maçın önüne geçen önemli nokta ise hakem kararları oldu. Rakibine yumruk atmanın cezasını tartışacak değilim ama gerek penaltı kararında, gerekse Ozan’a gösterdiği kırmızı kartta bu sezon sadece bizim başımıza gelebilen cezai yaptırımlar oldu. Önce İnönü’de Volkan’ın anlamsız kırmızısı bu hafta da Ozan’ın.. Karabük maçındaki saçma penaltı, bu maçta da rakibin bile inanamadığı bir penaltı. Özellikle Ozan’ın pozisyonundan kendimize pay çıkartmamız gereken nokta, rakibi on kişi bırakmış hakem karşısında nefes alışımıza bile dikkat etmemiz gerektiğidir. Rakip bir kişi eksik olmasa aynı pozisyon da Halis Özkahya Ozan’ı atar mıydı? Ben ihtimal bile vermiyorum. Öyleyse kimse kusura bakmasın bunun adı ‘Halis’ muhlis eyyamcılıktır.

Maç   sonrası dikkatimi çeken bir başka konu ise yayıncı kuruluşun etik olmayan yayın anlayışıdır. . Maçın bana göre en önemli anı Ozan’ın atılmasıydı. Neden itiraz etmeden kart gördüğünü, Miller’ın pozisyonunu, ete buta kart gösteren hakem eleştirilmesin diye yok sayamazsınız. Sırf ‘hakem camiasının arkasındayız’ duruşunuz zedelenmesin diye hakemin hatalı kararlarını görmezden gelemezsiniz. Olmayan penaltıya penaltı diyemezsiniz. Siz dersiniz ama insanlar size Almanya’dan gülerler.

Erdinç Selalmaz