Fazla paraşütü olan var mı?
Süper Lig için kelimenin tam anlamıyla kader maçına çıktık. Rakip hiç bir iddiası olmayan Gençlerbirliği. Maça güzel başlamışız. Golü de bulup öne de geçmişiz. Sonra... Sonrası resmen kâbus gibi...
Bu skorlar sonrası ligde kalmamız mucize gibi. Bu takımdan galibiyet beklemek, Rize’nin işi bu noktaya getirmişken puan kaybı yaşamasını beklemek hayalperestlik olur. Keşke “Çıkmadık candan ümit kesilmez.” diyebilecek kadar dahi ümidimiz olsaydı… Tabiri caizse yoğun bakımda, beyin ölümü gerçekleşen hasta gibiyiz. Buradan geri dönüş ne yazık ki çok güç…
Bu kez 2004’deki gibi değil, düşmeyi maalesef ki hak ettik.
Olması gerekenden fazla takımın işlerine karışan Altepe‘den başlayıp, onun üye yapıp oy verdirdikleri ile başa gelen, kendisinin yörüngesindeki yetersiz yönetimler, kah siyasi görüşü, kah iş durumu, kah deplasman otobüsü verdiği için, kah reklam paraları kesilmesin diye bu şahıslara ses etmeyenler…
Sonuçlar iyi olsa da oynanan futbolu beğenmedikleri için kelle isteyenler, son 3 maçtır kısmen güzel futbol oynaya oynaya düşüyoruz. En azından siz belki mutlu düşüyorsunuzdur.
Gelinen tabloda hepimiz suçluyuz renktaşlarım. Yaptıklarımız, yapmadıklarımız ya da yapılmasına mani olamadıklarımız nedeniyle herkes kendi payına düşeni alsın.
Son maçta mucize olmaz mı ? Bizden yana olmaz. Bu hafta kovduğumuz Hamza Hoca‘nın takımından medet umduk, geçen sene küfredilen Jorquera‘nın golüne sevindik ama olmadı. Bir ihtimal camianın bir kesiminin hain diye nitelendirdiği Baliç‘in yardımcı hocası olduğu Alanyaspor’un bir sürpriz yapmasını umacağız. Allah‘ın sopası yok işte…