Bu süreçte kaybeden takım değil, şehir oluyor!

Hürriyet Bursa Spor Yazarı Gürdan Dural'ın köşe yazısıdır.

Timsah; ligde kadro değeri en yüksek takım olma niteliğine sahip olmasının yanında, en fazla farklı oyuncuların gol katkısı alan, yaş ortalaması itibarıyla da ligin en dinamik ekiplerinden birisi…
Kağıt üzerindeki pek çok parametreler, talihsiz geçen maçlara karşın; orta sıralarda yer almaması gerektiğini bizlere gösteriyor.
Peki sorun ne?
Nereden baksanız son 5 yıldır, gündemin ana etkenini ‘birliktelik’ oluşturuyor.
Tüm dinamikleri ile tek bir vücut olma, küçücüğü büyüğü demeden tüm paydaşlarıyla büyüyen bir kulüp/camia herkesin temennisi.
Bu noktada yönetimden, tribünlerine, kent dinamiklerinden nüfusuna dek herkesin elini taşın altına koyması gerektiğinden sürekli olarak bahsettik.

MÜCADELEDEN UZAK BİR GÖRÜNTÜ VARDI

Peki takım?
Maalesef birçok anda atladığımız konuyu bu durum oluşturuyor.
Şayet bir kulüp; başarıya ulaşacaksa, bunun en temel taşı kenarda teknik heyetin yönlendirmeleriyle birlikte oyunculardır.
Taraftarın da isyanına baktığımızda hep bunu görürüz; mücadele isteği.
İstanbulspor karşısında ne yazıktır ki, mücadeleden uzak bir görüntü çizildi.
Belki de mağlubiyetten ziyade en çok yaralayan taraf da bu oldu.
Ankara Keçiörengücü maçında gördüğümüz oyuncuların o azmi, isteği, coşkusu yerini teslim olan, pes eden bir oyuncu grubuna bıraktı.

DİRENÇ GÖSTERİLMESİ GEREKEN ANLARDA OYUNDAN KOPUYOR

Bireysel performanslar bir kenara, mücadele düzeyinin oldukça düşüklüğü konuk ekibin tamamen maçı yönlendirerek, sonucu almasına direkt etki etti.

Her ne kadar durum 2-1’e gelmişken umutlanılsa da, oyun düzenindeki bir takım taktiksel hatalar, isyan değil de, teslim bayrağının erkenden çekilmesi, Bursaspor’u farklı mağlubiyete götürdü.
Bakın bunu yalnızca son karşılaşmada değil; iç sahada oynanan MKE Ankaragücü ve Eyüpspor karşılaşmalarında da görmüştük.
Direnç gösterilmesi gereken anlarda, bu denli oyundan kopmalar, kronik bir hal almaya başladı.

‘İSMAİL ÇOKÇALIŞ OLAYI’ HERKESİ ŞAŞIRTTI VE ÜZDÜ!

Oyuncu grubunun, saha içerisinde ‘takım’ olma kimliğini unuttuğu gibi, öncesinde bir de İsmail Çokçalış olayı patlak verdi.
Aylardır ayağına top değmeyen, her kademede ter dökmesinin ardından genç oyuncunun malum tavırları, herkesi şaşırttığı gibi derinden de üzdü.
Özellikle kendisi gibi genç pek çok isim varken ve örnek niteliği taşıması gerekiyorken…
Emirhan Aydoğan’ın da kadroda yer almaması, bu kaos iklimine tuz biber ekti.

BU DURUM DÜZELMEZSE HUZURSUZ GÜNLER YAKIN!

Sözün özü; bir birliktelik sağlanacaksa bunun ilk odağı teknik heyet ve oyuncu grubu olmalı.
Neticede bu oyuncular mücadelelerini sergileyip kazandıklarında, pek çok olumsuz detaylar dahi halledilebiliyor ancak sportif başarı da gelmediğinde en küçük sorunlar bile bir dağ gibi karşımıza çıkıyor.
Bunun da hem kulübe olan aidiyetlik unsuruyla, hem saha içerisindeki mücadele ile gösterilmesi gerekiyor.
Aksi halde gerçekten huzursuz günleri göreceğiz.

BU SÜREÇTE KAYBEDEN TAKIM DEĞİL, ŞEHİR OLUYOR

Bir noktaya da değinmek gerekiyor; bu süreçlerde kaybeden yalnızca takım değil, tüm şehir oluyor.
Takımın kötü gidişatı; yönetimden kulüp personeline, tribünlerdeki taraftarlardan kentte yaşayanlara, ileri gelenlerinden basınına dek pek alanda her birimizi huzursuz ediyor, olumsuz etkiliyor.
Oysa ki başarının olduğu anlarda her şey daha güzel, daha kolay.
Sayfalarımız dahi oyuncuların bireysel performanslarıyla, renkli haberleriyle doluyor. İnsanların yüzü gülüyor.
Bu bereketi de beraberinde getiriyor.
Yani baktığımızda başarı; tek bir zümreye ya da kesime değil, aynı doğrultuda kentin tüm noktalarına da yayılıyor, kenti de ileriye taşıyor. Başarısızlık ise maalesef her birimizi geriye doğru itiyor.

HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI

Dolayısıyla ilk öncelik teknik heyet ve oyuncu grubu olmak üzere, herkesin elini taşın altına koyması gerekiyor.
Ne tür zorluklar yaşanırsa yaşansın, ne tür olumsuzluklarla karşılaşılırsa karşılaşılsın, sezon devam ediyor.
‘Tüm umutlar bitti, hayaller tükendi’ noktasında da henüz daha çok erken.
Burada defalarca dile getiriyoruz; üst üste kazanılacak maçlar çok farklı noktalara sizi götürebiliyor.
Hatırlayalım yakın zamanı…
Ateş hattında, sondan ikinci basamakta yer alan Bursaspor arka arkaya elde ettiği 3 lig galibiyetiyle birlikte birden play-off’un kapısında kendisini buldu.
Bunun, sonraki maç dilimlerinde de gerçekleşmemesi için inanın bir sebep yok.
Yeter ki o birliktelik, sahada ortaya konulsun.

Kaynak
Hürriyet Bursa

3 Yorum Onay bekleyen yorum yok

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu