Başkan Enes Çelik : “Bursaspor siyaset üstüdür.”
Bursaspor Başkanı Enes Çelik'ten BGazete'den Osman Korkmaz'a çok özel açıklamalar.
Bursaspor Başkanı Enes Çelik’ten BGazete Youtube kanalında Adres Futbol programında Osman Korkmaz‘a çok özel açıklamalar
Bursaspor kulüp başkanlığı sizin çocukluğunuzdan miydi? Yoksa sizden önceki dönem yaşanan sıkıntılar sizi bu sürece itti mi? Ne dersiniz?
İkincisi. Böyle bir şeyin hayalini bile kurmadım. Maçlara çocuk yaşta gidiyordum. Babamın, amcamın, büyüklerimizin yanında çocukluktan itibaren o aidiyet duygusu o yıllarda oluşmaya başladı. Böyle bir şeyin olma ihtimali gençlik yıllarımda veya ticarete girdiğim yıllarda hiç kafamda yoktu. Bursaspor’un maalesef bu durumlara düşmesiyle birlikte zaten sürekli yapılan “Bu iş nasıl düzelir, kurtulur?” toplantılarını yaşadık. İnsan ister istemez önce psikolojik olarak bu fikre alışıyor. Bugün başkanlık bize nasip oldu. İlk 5 ayımıza bakında “İyi ki de olmuş.” diyorum.
3 milyonluk bir şehirde herkesin “İyi ki olmuş.” dediği bir karaktere bir profile büründünüz. Sayın Başkan bu şehri nasıl bir araya getirdiniz? Aynı anda kenetlediniz?
Öncelikle “Estağfurullah” diyeyim. Benim kendi başıma başardığım bir şey değil.. Yönetim kurulundaki arkadaşlarımız, bu işe destek veren yanındayım kampanyasına ilk günden beri gönülden destek olan sanayicilerimiz, iş insanlarımız, büyükşehir belediye başkanımız, bazı ilçe belediye başkanlarımız.. Burada aslında Bursaspor’un iyi durumda olmasını isteyen bütün paydaşların, samimiyetle bu işe yaklaşan insanların bir potansiyel olduğu için bu işte bir gönlü vardı. Bizim çıkışımız sadece onların bir araya gelmesi için bir vesile oldu.Dolayısıyla biz de bu denli beklemiyorduk. Hem forma satışı anlamında, ortalama taraftar sayısı ve kombine anlamında, birçok anlamda taşlar yerine bir bir oturmaya başladı. İnşallah daha da güzel olacak.
Takım arkadaşlarınızdan kurmayalarınızdan bahsettiniz. Sizin gibi genç bir yönetim var. Bunun altını çizmek gerekiyor. Teknik Direktör Pablo Martin Batalla ve ekibi, öte yandan da saha içerisindeki futbolcular.. Bu mükemmel uyumu bir başkan olarak nasıl gerçekleştiriyorsunuz?
Aşama aşama gittik. İlk etapta bir yönetim kurulu kurmamız gerekiyordu. Orada da biraz aslında zamanımız dardı. İlk etapta etrafımızdaki arkadaşlara, onların etrafındaki arkadaşlara, daha dar halkadan biraz daha genişe doğru ilerledik. Tabii bir kriter de var maddi katkı da özellikle koyulması gerekiyordu. O da işi zorlaştıran bir diğer etmendi. Yönetim kurulunun oluşturulmasından sonra teknik heyetinin oluşması, transfer tahtasının açılması hep aşama aşama gidilen süreç vardı. Bu süreçleri de tek tek düşününce, elinizden gelenin en iyisini yapma gayretiyle yani hatta kendi işimizden de öte.. Ben bu kadar kendi işime, fabrikama zaman ayırmadım açıkçası. Bu işte çok fazla inandığımız ve işin bir de duygusal boyutu olduğu için yılların getirdiği o sıkıntılarla birlikte aşama aşama gidince taşlar yerine oturmaya başladı.
Özlüce Tesislerinin hemen önünde bir heykel var. Herhalde bütün Bursa’nın hatta Türkiye’nin dikkatini çeken heykellerden bir tanesidir. Bursaspor’un efsane süper bücürü, şampiyon futbolcusu Pablo Martin Batalla… Batalla ile göreve geldikten sonra nasıl kontak kurdunuz? Zira o dönemlerde Arjantin’de olduğunu biliyoruz. Ne konuştunuz? Nasıl ikna ettiniz ve bugünlere Batalla ile nasıl geldiniz?
İkna olma aşaması olmadı. Sadece “Transfer tahtasını açtınız mı?” sorusu oldu. “Tahtayı açtıysanız Bursaspor benim için önceliklidir.” dedi. Zaten Pablo’nun bakış açısı başından beri hep aynıydı. İlk etapta FaceTime üzerinden görüşüyorduk. Tabii kilometrelerce uzaktaydı. İster istemez sağlıklı bir kuramadık. Yüz yüze görüşmek gibi değil tabii. Geldikten sonra çok daha farklı gelişti süreçler. O ilk etapta ailesiyle Arjantin’deydi. Biz biraz da tez canlıyız ve takımız bir an önce kurmak istiyoruz. Hocanın burada olması lazım. Hani bir an önce gelsin ve oyunculara beraber karar verelim istedik. Pablo ile Bunları konuştuk. Bazı yöneticilerimizle birlikte bu FaceTimelarla başlayan bir diyalog oldu. Sonrasında yüz yüze gelince daha da sıkılaştı ve da sağlıklı hale geldi iletişim. Hızlı bir şekilde sportif anlamdaki hamlelerimizi yaptık. Zaten idari ve mali anlamda birçok şeye başlamamıştık Pablo gelmeden. Sportif anlamda da Pablo geldikten sonra hızlandık.
Özellikle sosyal medyada başlayan “Drogba Bursaspor’u satın alacak.” gibi sürekli olarak konuşulan şeyler var. Kulüp başkanı bunları görüyorsunuz. Nasıl devamına getirmek istiyorsunuz? Neden çıkıyor bu haberler?
Bir kere Bursaspor popüler oldu. Yani son 5 ayda en çok konuşulan, Süper Lig takımlarını bile baz aldığınızda belki İstanbul takımlarından sonra en çok Bursaspor konuşulmaya başlandı. Bir de yukarıda olsak düşünün ne kadar konuşulacaktık. Bu kadar popüler olunca tabii bazı haberlere de konu ediliyor. Duyunca ben de şaşırdım. “Ne alaka.” dedim.
Şirketleşme ile alakalı, dernek kalsın bir taraftan dernekle kuracağımız Bursa’daki en çok destek veren kuruluşlarla, kişilerle birlikte bu dernekte bir evlilik şeklinde bir model nasıl oluşturabiliriz diye kafamda vardı. Geldikten sonra şunu gördüm; insanlar muhteşem şekilde takımına aşık. Bursalılar gerçekten takımına iyi yönetimle birlikte sahip çıkıyorlar. Arkadaşlarımla da daha konuşmadım ama üye sayımızı en az 35.000 – 40.000 sayısına çıkartıp artık şundan kurtarmamız lazım. 100 kişi şunun oyu 30 – 50 tane bunun oyu.. Bursaspor küçük bir camia değil. 500 tane oyun 300ünü alıp da seçim kazanılacak bir kulüp olmamalı Bursaspor. Bu şehrin takımının en az 50.000 – 40.000 kongre üyesi olmalı. Bizim niye Fenerbahçe gibi Galatasaray gibi olmuyor? Bizim seçimlerimizde 20.000 kişinin gelip 40.000 üyemizin olup 25.000 kişinin katılıp 15.000 – 20.000 oyla başkan seçmemiz lazım. Dolayısıyla bu üye sayısına ulaşırsak kulübün geleceği de emin ellerde olur ama bu üye sayılarına ulaşamazsak başka türlü formüller her zaman gündeme getirmemiz lazım. Çünkü böyle 1000 kişiyle bu işlerin olması gelecek adına beni açıkçası kaygılandırıyor.
Sayın Başkan, 1 Ekim 1986 günlerden Çarşamba. Ilık Bir öğleden sonra dünyaya geldiniz. Şu an baktığımız zaman, gören gözün profilinde genç yakışıklı idealist ve güçlü bir birey, Çelik ailesinin de önemli bir ferdisiniz. 38 yıllık yaşamınız boyunca 38 iyikileriniz ya da keşkeleriniz oldu mu?
Oldu tabii. Son 5 ayda “İyi ki yaptım.” dediğim aday olma sürecimiz var. Takımın şu anki durumunu, insanların coşkusunu görünce “İyi ki olmuşum.” diyorum.
Takip ettiğiniz liglerde, özellikle Süper Lig olabilir diğer farklı ligler de olabilir, en beğendiğiniz futbolcu kim
Osimhen. Tarz olarak dayanıklı güçlü oyuncuları ben çok seviyorum. Koşmaktan kaçan, tabiri caizse böyle “manitacı” futbolcu.. Hani böyle plase yapar, iyi iki hareket yapar. Sonrasında bakmışsın sahada yok. Benim tarzım Barış Alper Yılmaz tarzı Osimhen tarzı daha böyle mücadeleci güçlü futbolcular. Fenerbahçe’de Okocha vardı mesela yine Fenerbahçe’de Appiah vardı. Beşiktaş’ta Amokachi vardı.Dediğim gibi daha dayanıklı güçlü futbolcular her zaman caydırıcı ve daha uzun vadeli oluyor.
Statü gereği yabancı transfer yok ama böyle bir imkan olsaydı bu ligde hangisini transfer etmek isterdiniz?
Osimhen müthiş bir santrafor. Batshuayi de çok iyi bir futbolcu, çok koşuyor çok mücadele ediyor. Bu tip oyuncuların üzerinde durulması gerekiyor. Bizim kulüplerimizin yaz dönemi orta Avrupa takımlarına elenmesinin en büyük sebebi bu tip oyuncuların eksikliği bana göre.
Hakemler hakkında ne düşünüyorsunuz? Nesine 3. ligde maalesef “VAR” sistemi yok. Olmasını ister miydiniz?
Olsa bir kere kesinlikle daha az hata olacağı kesin. Ben ilk defa hakemlerle ilgili konuşuyorum. Genel olarak bir problem var. Her hafta hakem konuşuluyor. İstanbul takımları ve Süper Lig’deki takımlar müthiş derecede hakem konuşuyorlar. Keşke konuşulmasa çünkü futbolun önüne geçiyor. Bu da bazı şeyleri gölgeliyor. Esas problemleri konuşmamızı engelliyor. “VAR” sisteminin bu durumu azalttığını düşünüyorum. Bence Türkiye’de yabancı hakem olmazsa bu işlerin düzeleceğini düşünmüyorum. Futbol Federasyonu Başkanının son derece iyi niyetli olduğunu düşünüyorum ama Başkanların iyi niyetli olması yetmiyor. Bazen aşağıda bir yapılaşma ve gruplaşma varsa onu söküp atmanın yolu yeniden sistemi inşa etmektir.
Birkaç ay içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Ali Koç ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacı Osmanoğlu ile bir araya geldiniz. Bu birliktelikler neden yaşandı?
Tabii ki ana gündem Bursaspor’du ama Ali Bey ile bir araya gelme sebebim başkaydı, Sayın Cumhurbaşkanımızı ziyaret etme sebebim başkaydı.Bursaspor başkanı sıfatıyla gittim. Burada önemli olan Bursaspor’un marka değeriyle birlikte Bursaspor başkanının muhattap olacağı kişilerin de dozajı gittiğin yaptığın görüşmeler vesaire bunları Bursaspor’a yakışır şekilde Bursaspor’u her yerde tekrar eski günlerine getirme anlamında bu görüşmeler yapılıyor. Hem sportif anlamda hem mali anlamda yapacağımız projeler noktasında bugün yapacağımız bu temaslar çok önemliydi.
Levent Kızıl ile son maçta bir araya geldiniz, el ele verdiniz, birlikte coşkuyla tribünler dolaştınız. Hatta üçlü çektirdiniz. Çok kıymetli şeyler. O da efsane başkanlardan bir tanesi. Ne konuştunuz kendisiyle?
Geçmişte bizi PTT’den Süper Lig’e çıkaran başkanımız kendisi. Değer sağlamış insanların sayısı zaten bir elin parmakları kadar maalesef..
Kulübün başarılı olduğu, kupa kazandığı 3 dönem var. Bu dönemleri sağlayan, başarıları sağlayan bunun dışında da mesela maddi anlamda da destek olan sadece sportif başarı değil destek olan insanları onore etmek lazım. Geçen hafta Stadyumumuzun isim hakkını alan firma sahibi Özer Bey ile bunu yaptık. Bu hafta Levent Abiyle yaptık. Sağ olsunlar. Ömer abiyle birlikte geldiler.Bulvar maçında da Ahmet Atış Beyle bunu yapacağız. O da biliyorsunuz göğüs sponsorumuz. Bunları yapıp bundan sonra da bize destek veren insanları da onore etmek adına onları Şeref Tribününe davet edeceğiz. Ziyaret edeceğiz. İlk 5 ay o kadar yoğundu ki inanın bunlara fırsat da kalmadı. Ancak şimdi yapabiliyoruz o yüzden kusura bakmasınlar.
Faruk Çelik’in oğlu olmak, bir Bakan oğlu olmak bir avantaj mıydı dezavantaj mıydı? Zorlukları neydi?
Artıları da var eksileri de var. Ben çok gözlem yaptım açıkçası. Babam çevresinde siyasi anlamda, iş insanı anlamında yani halktan her açıdan insanlarla muhatap oluyordu. Siz de bunu yanındaki insan olarak gözlemliyorsunuz.
O Türkiye çapında bunları yapıyordu Biz Bursa çapında yapmaya çalışıyoruz. Bunu yapmak bize nasip oldu. Çünkü Bursaspor siyaset üstüdür. Öyle olunca herkesin herkese kapısı açık olması gereken bir yer.
Bursaspor’a da 2009 yılında da çok büyük faydası olmuştu. Şimdi de oluyor. Daha bugün aradı beni. İstanbul’da bir iş adamından 2 milyon TL’lik bir destek geleceğini bildirdi. Gitmiş kendi işleri arasında bunu da yamış. Çok büyük katkıları oldu. Aynı şekilde Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımızın da çok ciddi katkısı oldu. Her anlamda.. Bursa’daki meclisten geçen konumuzda bütün siyasi partilerin Sayın Davut Gürkan’ın CHP İl Başkanı Nihat Bey’in, MHP İl Başkanı Muhammet Bey’in, Mustafa Varank’ın, Sayın Efkan Ala’nın… İnşallah bu destekle Bursaspor çok hızlı bir şekilde ait olduğu yere gelecek.
Ben şahsen tanımadığım bir adamı kolay kolay övmem kolay kolay güvenmem. Ama Enes Çelik her geçen gün güvenimi kazanmaya devam ediyor. Yaptığı her açıklama nokta atışı her gün kulübün problemlerini daha net anlayıp daha doğru çözümler üretiyor. Bize de sadece destek olmak kalıyor.