Başarıları başımız üstüne, ama…

Ülke gündemi karışık. Kendimi bildim bileli de özellikle siyaset alanında bir sakinlik dinginlik olmadı. Bundan sonra da olacağı yok gibi gözüküyor. Özellikle gerginliğin arttığı dönemlerde farklı konularda bir şeyler yazmak hem zor hem de biraz suçluluk duygusu uyandırıyor. Önce bunu belirteyim. Bursaspor dün Kırşehir Belediye’yi 4-0 yendi. Bursa taraftar gruplarında ikili bir görüş ortaya çıktı. Ben de bir şeyler yazmak istedim.

Özellikle ilk yarı oynanan iştahlı futbol sonrasında hiç de küçümsenmeyecek bir kitle bu futbolun neden geçen hafta yada öncesinde oynanmadığını, futbolcuların mealen Batalla’yı göndermek için oynamadıklarını vurguladı. Bir kesim de Batalla’nın takıma pranga vurduğunu, zaten futbol oynatmadığını o gidince takımın prangalarından kurtulduğunu, müthiş bir hücum futbolu oynadığını 4-0 lık galibiyet geldiğini belirterek yeni teknik adam Adem Çağlayan’a övgüler dizdiler.

Bu ligin Bataklık olduğunu ve mümkün olan en kısa sürede üst lige çıkmak gerektiği düşüncemi daha önce defalarca yazmıştım. Bursaspor’un bu ligden şampiyon olarak çıkacağını da geçtiğimiz hafta rakiplerin zorlu fikstürünü de belirterek dile getirmiştim. Bu hafta her şey beklendiği gibi oldu. Bursaspor en yakın rakibiyle puana farkını 7 ye çıkarttı. Bu sezonu da şampiyon tamamlayacak.

Kısaca birkaç boyuta vurgu yapmak istiyorum.

Yönetimin Batalla’yı göndermesinin temel iki sebebi;

1- Oynanan oyundan memnun değillerdi.

2- Batalla ile sağlıklı iletişim kuramıyorlardı. Batalla, takım ile ilgili konularda daha ketum bir tavır sergiliyorlardı. Yoksa sonuçlarda bir sıkıntı yoktu. Batalla bu hafta takımın başında olsa 2-0 gibi bir skorla bu hafta ikinci yarıda verilenden çok daha az pozisyonla maçı alır, puan farkını da açardı. Bu noktada Batalla’nın da yönetimin de kendi perspektiflerinden haklı olduğunu düşünüyorum.

Gelelim Kırşehir Belediye maçına.

4-0 lık net skor yanıltıcı olmasın. 2. yarı ve oyun kontrolünün kaybedildiği, takımın ne yaptığının belli olmadığı bir süreç yaşandı. Kaotik bir futbol söz konusuydu. Adem Çağlayan hoca zamanı hak ediyor. O zamanı da yönetim kendisine verecektir. Ama dışardan bir gözle (kendime bir eleştiri olarak da söyleyeyim klavyeden rahat yazan bir kişi olarak, çünkü bu konularda hariçten gazel okumak her zaman çok daha kolaydır). Ama takım bu kadroyla sene başından beri basacağız/ pres yapacağız/ rakipleri eze eze yeneceğiz tarzı bir oyun oynasaydı şu an topladığı puanları hani amiyane tabirle söyleyeyim rüyasında görürdü. Bursaspor’un bunu oynayacak bir kadrosu yok. Adem Hocayı tenzih ederek söylüyorum çünkü rakibi ezen, baskı kuran bir oyun isteniyorsa buna uygun bir kadro kurulması gerekiyor. Bursaspor’un şu anki kadrosu buna müsait değil. Bursaspor zor maçlarını atlattı ve nispeten kolay maçlar kaldı. Bu süreçte baskılı oynanan bir iki maç çok yanıltıcı olur.

Seneye yönelik olarak kadro kurulurken, yönetim nasıl bir oyun istiyorsa ona göre kadro kurması gerekir. Yönetimin şu an istediği bir tarzla da sonuç almanın bu liglerde kolay olmadığını düşünüyorum. Hücuma dayalı, pres ve baskıya dayalı bir tarzla kısa süreli birkaç maç sonuç alınır ama şampiyonluk için hücum futbolundan çok defans ve orta sahada kontrolü ele alan sisteme dayalı bir futbolun önemli olduğunu düşünüyorum.

Özellikle 2 şey tavsiye edebilirim: Adem Çağlayan Hoca, genç, idealist, bu ligi çok iyi tanıyan ve kendini göstermek isteyen bir teknik adam. Çok fazla konuşmadan kendi işine odaklanmasında fayda var. Söyledikleri değil yaptıklarıyla öne çıkabilecek ama işi çok ama çok zor. Batalla’ya tahammül edemeyen bir camia için zayıf bir CV si var. Bu CV zor dönemlerde Bursaspor için yetmez. O yüzden bundan sonraki süreçlerde kendisini garantiye alacak sonuçları (özellikle seneye için konuşuyorum) ilk haftalarda toplaması lazım.

İkinci tavsiyem yönetime: Batalla ile ilgili süreci tamamladılar. Ben yanlış olduğunu düşünsem de bu karar yönetimin inisiyatifindedir ve sonuna kadar haklarıdır da. Başkan ve yönetim Batalla’dan memnun değillerdi. Çok daha iyi bir performans sergilenmesini, çok daha iyi oyun oynanması gerektiğini düşünüyorlardı. Oturup aynı masada sağlıklı iletişim de kuramıyorlardı. Nitekim hocayı da değiştirdiler. Ama Batalla bir kesim öyle olarak değerlendirmese de bu şehrin efsanesi. Gönderilmesi bunu değiştirmiyor. Batalla’yı sevmeyen taraftarlar aleyhinde sert de konuşabilirler. Ama yönetimin bu konuda konuşmaması gerekiyor. Bunu da özellikle vurgulayayım. Olay henüz çok yeni, aslında Batalla’nın ne kadar önemli bir işlev gördüğünü seneye çok daha iyi anlayacaklar. Futbol asla sadece sahada oynana bir boyut ile açıklanamaz. Biraz kötü gidilen dönemlerde, tribünlerdeki yansımalarında Batalla işlevi daha da anlaşılacaktır ( bu konuda detaylı bir yazıyı sene sonunda yazacağım).

Başkan Enes Çelik, bence camiada efsane olabilecek bir kişilik. Karizmatik, güzel konuşan, camianın hakkını savunabilen ve de güven veren biri. Güveni de boş söylemlerden değil seçildiğinden beri bir yıl bile geçmeden yaptıklarıyla kazandı. Camiada şu an için çok büyük kredisi var. Ama genç ve tecrübesiz de bir başkan. Ki, bu boyutlarda tecrübe hayati önemdedir. Çevresinde Faruk Çelik gibi, Mustafa Bozbey gibi, Coşkun Yavuz gibi, Enbiya Topal gibi isimlerin bulunması önemli bir şans.

Haddimi de aşarak birkaç tavsiyede bulunmuş olayım:

1- Sosyal medya kullanımını mutlaka kurumsal, bu konuda profesyonel bir kişiye/ yapıya bırakmalı. Kendisi aynı zaman bu kulübün ateşli bir taraftarı ve duygusal. Bu boyut bazen daha soğukkanlılıkla bakılması gereken durumlarda önemli hatalar yapma riskini de beraberinde getiriyor.

2- Hem başkan hem de yönetimin Batalla ile ilgili artık bir konuşma yapmaması gerekiyor. Bu konunun geride bırakılması gerekiyor. Olan oldu zaten.

3- Başkanın saha içine/ oyuna yönelik konuşmalar yapmaması gerekiyor. Bu boyutlardaki açıklamaları rahatsızlık yaratabiliyor. Kendisi şu an dokunulmaz durumda zaten.

Başarının bir sistemle ve bu sistemin arkasında durularak geleceğine inanıyorum. Futbol, kağıt üstünde/ teoride/ kafada planlanan süreçlerin uygulamada çokça boşa da çıktığı bir süreç. Bu bağlamda başarısızlıklar da sevdaya dâhildir. Batalla için de bu benim için aynıydı. Şu anki başkan Enes Çelik ve yönetim için de aynıdır. Başarıları başımız üstüne, ama başarısızlıkları da tecrübe kabul edilip başımız üstüne denilmeli…