Babamın omzunda…
"Babamın omzunda... Gelmiştim yanına... Aşık olmuştum ben sana Atatürk Stadı'nda..." Diye başlayan o güzel tezahüratta olduğu gibi...
İmza törenine, çocuklarını omzuna alarak koşup gelmiş taraftarları ve yeşil-beyazlı yöneticileri görünce aklıma geldi.
ZAMAN TÜNELİNE GİRDİM
Ben de bir anda zaman tüneline girdim adeta…
1973-74 yıllarında, henüz 4-5 yaşlarında tanışmıştım Bursaspor‘la…
Atatürk Stadı’nda;
Teksas‘ın Kapalı Tribünü‘ne yakın olan kısmında otururduk babamla…
O yıllarda;
Efsane çubuklu formayı giyen efsaneler Orhan Özselek’i, Sinan Bür’ü, Kıbrıslı kaleci Osman Uçaner’i, Vahit Kol’u, Vahap Çeki’yi, Sedat (1) Çelen’i, Sedat (2) Özbağ’ı, Kemal Batmaz‘ı izledim.
O dönemde;
Bursaspor‘la özdeşleşmiş olan unutulmaz futbolcuları seyretmek için erkenden giderdik stada…
İçeri girmeden önce de, yeşil-beyaz kağıt şapkamızı ve beton zemine oturmak için kartonlarımızı alırdık.
Ardından da; önce bilet gişeleri önündeki kuyruğa, sonra da stat girişinde uzayıp giden kuyruğa girerdik.
TRİBÜNDEKİ KÖFTECİYİ HATIRLAYANLAR?
Tabii bir de stat içinde Teksas ile maraton (o zamanki adıyla açık tribün) arasında yer alan bacasından duman tüten kulübeden ekmek arası köfte almak adeta bir gelenekti.
O bol soğanlı köfteleri ve Sayas ayranını, babamın getirdiği gazetenin üzerinde mini bir sofra kurup mideye indirmek bile çok tatlıydı.
Devre arasında Bursaspor‘un ikinci yarıda atacağı golleri görmek için bazı taraftarlar, tabelanın olduğu spor salonu tarafındaki yeni kale tribününe giderdi.
Tabii o zamanlar, kapalı trinü dışında; tribünler arasında kategori ve telörgü uygulaması yoktu.
Zaten, o yıllarda; Teksas‘ın da, açık tribünün de, yeni kalenin de üstü açıktı.
HEY GİDİ GÜNLER HEY
Ayrıca, 1963‘te kuruluşuna tanıklık etmiş, eski
mahfel müdavimi olan babamdan; 1963-73 arasındaki yıllarda yaşananları ve deplasman hikayelerini dinlemek de benim için ayrı bir zevkti.
Hele hele o efsane futbolcularla, 1987’de gazeteciliğe başladıktan sonra tanışmak…
Çocukluğumun kahramanlarıyla röportajlar yapmak…
Muhtar Tucaltan, Sedat (3) Özden, Nejat Biyediç gibi efsanelerle aynı gazetede çalışmak, hatta onların yazılarını telefonla almak bile benim için paha biçilemez hatıralar olarak zihnime kazındı.
Hey gidi günler hey!..
Dün, yeni transferlerin imza töreni için babasının omzunda Özlüce İbrahim Yazıcı Tesisleri‘ne giden çocukları görünce;
46 yıl öncesine dayanan o unutulmaz anılara daldım bir anda…
…Ve bunları sizlerle paylaşmak istedim.
Gerçekten duygulanıyor insan…
Öyle ki;
Şampiyon Arma, hangi ligde olursa olsun, her fırsatta sevdasına koşan taraftarları görünce, insanın içindeki umut daha da artıyor.
Hele hele…
Son 2 haftada, genç kadroyla elde edilen 6 puan; camianın moralini bir hayli yükseltti.
Zaten hep diyoruz ya:
“Umuttur Bursaspor” diye…
EVE DÖNMEK İÇİN…
Tahta açıldıktan sonra;
Yapılan transferlerle, takımın “gerçek adresine döneceğine” olan inanç arttı şehirde…
Dikkat ederseniz;
“Şampiyonluk” demiyorum.
Zira, 2010’da Süper Lig şampiyonu olmuş bir kent için, 1. Lig’den çıkarken verilen kupa; bana göre sadece “eve dönüş bileti” anlamındadır.
Son günlerde, transferlerle ilgili görüşlerimiz soruluyor.
Bundan önceki yazımda, isim anlamında değil ama, mevki yoğunluğu anlamında bazı eleştirilerim olmuştu.
Ancak;
Yeni oyuncularla ilgili bireysel yorum yapmak için henüz çok erken.
En azından 2-3 hafta daha bekleyip, ondan sonraki gidişata göre, yeni futbolcuların;
-Form durumlarını,
-Takıma uyum süreçlerini,
–Yalçın Hoca‘nın kadro tercihlerini,
-Takıma katkılarını gördükten sonra, daha sağlıklı bireysel ve takım değerlendirmeleri yapabiliriz.
Tabii ki, her maça özel performans yorumlarımız olacak, o ayrı…
“SENTEZ” ÇOK ÖNEMLİ
Bu noktada;
Camiadaki beklentiler de ana hatlarıyla şunlardan oluşacak:
-Teknik direktör Yalçın Koşukavak, yeni transferlerle, yaz kampı geçiren Vakıfköy ağırlıklı kadro içinde iyi bir “sentez” yaparsa…
-Tecrübe ile gençliğin enerjisi ve dinamizmi, Özlüce’de kıvamında yoğrulursa…
-Büyükler küçüklerine deneyimlerini aktarırsa…
-Gençler de, büyüklerin tecrübelerinden faydalanırsa…
-Oluşan kadro, “takım ruhunu” yakalayabilirse…
İşte o zaman;
Ortaya, “yeniden zirveye” parolasıyla oynayan bir takım çıkabilir.
Bu milli arada, zaten kondisyonu eksik olan bazı yeni oyunculara özel yüklemeler yapılacaktır.
Pazar akşamı Timsah Arena‘da Fenerbahçe ile oynanacak hazırlık maçında da, bazı yeni isimlerin son durumunu görme fırsatı bulacağız.
Önemli olan kentte yeniden oluşmaya başlayan sinerjiyi kaybetmeden…
Formasından, kombinesine kadar her anlamda ilgiyi ve desteği arttırırsak, bu kentin önünde hiçbir set duramaz!
Camia, sevdalısı olduğu “arma” için bunu yaparsa…
Yani, eskiden olduğu gibi “armudun sapı, üzümün çöpü” demeden, yine kenetlenirse…
Tek vücut olursa…
Bu iş olur.
Yeter ki, önce biz inanalım!..
??
Ligden düşürün, ilk fırsatta kaç git. Para kazandırdık diyor savunmasında.
3 yıl sözleşmen vardı. Bedavaya mı gitseydin ?
Duygusal birkaç cümle yazınca salaklar topluluğu alkışlasın hemen.
Bu mu bursasporluluk ?
Evet cok guzel di o gunler ,ayrica ramazan ayinda oruc acardik stadta sedat 2 nin sag bekten ileri cikip uzaktsn besiktasa attigi golu yil 80 di sanirim daha edkisi ise tr spora la 1-1 kaldigimiz murat in attigi beraberlkk golu ( yer kalmadigindan ) tr tribunlerine girmistik acik kale tr seyircisi dolu idi ve ben gol oldugunda ayaga firlayip gol diye sevindigimi hatirlarim , gol kralimiz Bahtiyar yorulmaz,in teksas kaleye attigi golu burnuyla atmisti ,,, heh gidi gunler heyy ve bir zaman sonra , yalcin ginduz,un kardesi taskin , rahmetli SEHİT ABDULKERİM ve ikizi FEHMİZAT ile maclara gidisimiz inutulmazdi unutulmaz bizim gencligimiz BURSA SPOR ile gecti…
Serkan bir de 5A ile garaj a çıkıp garajin cikis kapısında ki carsamba dolmuş şoförlerinin haydi maça maça diye seslenislerini, maçtan sonra eğer galip geldi isek ya altiparmak tan heykel e ya da ipekis ten merinos tan etibank tan papazcesme ye fatih e tuna ya elde bayraklarla tezahurat yaparak yurumelerimizi yazmayı unutmussun.
O hafta sonu takım yendi ise pazartesi sabahi 5A ile okullarimiza giderken ettigimiz muhabbetleri, yenildi isek otobüsteki hüzünlü halimizi yazmadan olur mu.
Sedatlar aşağı yukarı aynı dönemde geldiler. Sedat 1 fazla forma şansı bulamadı. Sonradan öğrendiğime göre futbola geö yaşta ve bir hayli enteresan şekilde başlayan Sedat 2 sağ bek oynuyordu. Formayı epeyce terletti. Futbola başlayışı duyduğum gibiyse; erken yaşta başlasaydı çok daha büyük futbolcu olurdu. Yolspordan gelen Sedat 3 gerçekten efsaneydi. Genelde orta sahada oynardı. Sıkışınca da stoper oynardı. Bazı haftalar Bursasporda kötü oynardı; ardından milli maç olurdu, orada takımın en iyisi olurdu. Efendiliğine de diyecek yoktu.
Her çocuk o yıllarda senin kadar şanslı değildi. 80 dakika kırk merdivenlerden, son on dakikada kapılar açılsın, içeri girelim o muhteşem heyacanı beş-on dakika tribünde yaşayalım diye dua ederdik.
Onuda çok yaptık ve arkadaşım.
Ta ki Texas tribünün üstü kapanana kadar. Sonrasında tophanaden stadı gören taraflara çıktık fakat uzak olduğundan aynı tadı vermiyordu.
En çok da biz içeri girmek için saatlerce sırada beklerken gelip sıraya kaynak yapanlara gıcık olurdum.
En kötüsü de tam bize sıra geldiğinde tamam doldu deyip kapıları kapatmaları idi.
1970 yılından beri bursaspor aşkıyla yetiştim eski stat eski hava malesef yok bunun sebebi stadın aynı yerde yapılmaması bunda karar verenlerin büyük hatası var yazık ettiler hem bursaya hem bursasporluya şimdi o şahane yer betonla kaplı ucube bir meydan olacak peş para etmez bir proje dahası bir sürü gereksiz masraf bu ülke böyle yap bozlarla bu hale geldi şimdi hayel kuruyorum dirayetli bir belediye gelip o alanı yine aynı isimle atatür stadyumu armasıyla oraya yaparmı inşallah görürüz bir sürü arkadaşım abilerim çoğu şampiyonluğu görmeden vefat etti mekanları cennet olsun çok şükür bunu görmek bana nasip.oldu inşallah bir daha çok acı olan iki kere düştüğümüz 1 ligi rabbim hiç kimseye göstermesin
Bende rahmetli babam ile o hatırası bol Atatürk stadının beton tribünlerinde kelle söğüş yer,sonrada sedat 3 , sedat 2 , erdinç , beyhan , seydiç , biyediç , bahtiyar , ali nail gibi değerli bir çok ustayı seyredebilme şansına sahip oldum , teknoloji böyle değildi ama o zamanlar şimdiden daha keyifliydi.Her zaman ve her yerde daima BURSASPOR ..
ENTERASAN OLAN 4 VEYA 5 YAŞINDAKİ BİR( BEBENİN) O YILLARI BUKADAR NET HATIRLIYOR OLMASI ÇOK GARİP DEĞİLMİ ???? ,
Bende hatırlıyorum Gençlerbirliği maçaydı ilk yarı 3 0 geride girdik içeri 2. Yarı pingel liderliğinde 4-3 almıştık maçı kattan şapka kafada ben babamın omzunda. O zaman aldık bu aşkın aşısını 34 yaşındayım 2 oğlum var aynı yoldan geçiyorlar ağaç yaş iken eğilir inşallah bizler sayesinde yeni nesil kaliteli taraftar olarak yetişecek
Bende o maçtaydım renkdaşım. .Ne maçtı ama …. Goran sorloht lar pingel ler unutulmazdı. .. Ah Be Kardeşim ne güzel günlerdi o günler. …
Bende hatırlıyorum ne var bunda. Kapasite meselesi bu. Herkes bir olmaz kardeşim.
O babasının omuzundaki daha dört beş yaşında ki çocuk var ya yaşadığı anları Allah uzun ömür versin seksen kusur yasina geldiğinde bile daha dünmüş gibi hatırlar.
Senin o yaşlarda öyle anıların yoksa hatırlamıyor olabilirsin.
Takma kafana.
Belki sende bir büyüğünle camiye parka gitmissindir onu hatirlayabilirsin.
Ya da abilerinle arkadaşlarınla sokakta cilli oynadığını hatirlayabilirsin.
Mutlaka vardır öyle birşeyler.
Hafızayı biraz zorla.
Eğer hatirlamiyorsan senin için gerçekten enteresan olur.
Zeka ve hafıza ile ilgili bir konu kardeşim benim .Bol bol ceviz ye , zararın neresinden dönsen kardır..
Adam, 46 yıllık süre içinde diyor. 8-10 yaşındayken hatırlar. Herşeye maydonoz olmayın be kardeşim. Ne güzel yazmış işte???
BEN YANLIŞ ANLAŞILDIM HER HALDE KÜÇÜMSEMEK MAKSADIYLA YAZMADIM EĞERKİ ÖYLE ANLAŞILDIYSAM TEPKİ GÖSTEREN ARKADAŞLARDAN ÖZÜR DİLERİM ,BENİM YAŞIM 52 ,YANİ 1967 DOĞUMLUYUM BENDE 1979 YILINDAN BUYANA ÇOK FAZLA MAÇLARA GİTTİM HALENDE GİDİYORUM AYNI ZAMANDA KONGRE ÜYESİYİM AMA HANİ ( O) 1060 İÇİNDE KESİNLİKLE DEĞİLİM ,TEKRARDAN SÖYLÜYORUM YANLIŞ ANLAŞIKMAMDAN DOLAYI KUSURA BAKMAYIN ,,ZATEN DAHA ÖNCELERİ YAPTIĞIM YORUMLARDAN ÖYLE HERŞEYLERE MUHALEFET OLMADIĞIM BELLİDİR KALIN SAĞLICAKLA SEVGİLİ RENKTAŞLARIM
Sen bizi yanlış anlama kardeşim.
Anlaşılan enteresan bir şekilde karşılıklı olarak yanlış düşündük.
Senin yorumun çok genç bir arkadaşın yorumu gibi olmuş belki de o sebeptendir.
Seni üzdü isek kusurumuza bakma kardeşim.
Bolca özür diliyorum ve saygılarımı sunuyorum.
Panayır li arkadaşım benim.
Ayrıca yakinizda Panayır -Papazcecme .
Yok be kardeşim biz seni yanlış anladık.
Sen özür dileme biz senden özür dileyelim.
Panayır li kardeşim benim.
Panayır Papazcesme komsu da sayılırız.
Kendine iyi bak kardeşim.
En berbat organizasyonlardan biriydi. Çocuklara sürpriz hediye olarak verdikleri şey sadece bir kalem. Mikrofon zaten çalışmıyordu. Hiç olmasaydı iyiydi.