Atatürk Stadı
7’li 8’li yaşlarda babam ve arkadaşlarıyla gittiğim günler geldi dünkü maç öncesi aklıma…
Üzeyir abi, Süleyman abi, İslam abi, Ali abi, rahmetli Salih ve Maksut abilerle Papazçeşme’den yukarı doğru stada yaklaştıkça kalbim küt küt atardı…
Önce Çiçek Pasajına uğrarlardı, ardından da Bayındırlığın önündekisöğüşçüden de paketleri yaptırdılar mı stadın önüne gelip upuzun kuyruğa girerdik…
Çok farklı bir heyecandı bizimkisi.
Bir kaç dönem sonrada kendi kendimize giderken maçlara “abi beni sokarmısın” diye “yalvarırdık” büyüklerimize…
Hatta Cemal diye mahalleden bir arkadaşım vardı kulakları çınlasın irimi iriydi.Benden yaş olarak küçüktü ama dev gibiydi. “Abi beni de” sokarmısın diye söylediği küçük boylu bir abi, dönüp “Bileti ben sana vereyim de sen beni sok içeri” demesi dün gibi aklımda…
O bilet kuyruğunda beklerken içeriden gelen tezahüratlar insanın içini kıpır kıpır yapan kısmıydı.
Biran önce içeri girmek için neleri vermezdik.
Maçlara da genelde Amcaoğlu Ali, Pepe Recep, Cemil, Turan, İbo, rahmetli Murat Aziz ile birlikte giderdik.
1 biletle 2 kişi çok girdik içeri…
Yine bir maçta, Teksas’ta bağırıyoruz galibiyet golünden sonra bir baktım amcaoğlu Ali yanımda yok. Golün sevinciyle bizim amcaoğlunu aşağı atmışlar. Bugün o anları gülerek anlatıyorsak inanınbizden mutlusu yok.
O tribünler sayesinde bir sürü kalıcı dostluklar elde ettik.
18 yıldır da gazeteci olarak Atatürk Stadı’nın zemininde iyi kötü bu mesleği icra ediyoruz.
Erkan Sağlık / Olay