Anlaşamıyoruz!
Kasımpaşa mağlubiyeti sonrası yaşanan tatsız olaylar hepimizin malumu. Olaydan sonra yaşananlar ise çok daha tatsız. Kendi içimizde çözülebilecek bir konu, gereksiz ve abartılı bir şekilde büyütüldü.
Son kongre sonrası Ali Ay başkan seçilince, kendisini tanımasam da aldığım izlenimler; babacan, Bursaspor‘u seven, Bursaspor için fedakarlık edebilecek, Bursaspor’un çıkarlarını savunacak bir başkan olacağı yönündeydi. Nitekim göreve gelir gelmez elini değil tüm gövdesini taşın altına koyarak gerek maddi destek arayışı konusunda, gücenmeden gocunmadan her kapıyı çalmasına, gerekse cebinden çok ciddi miktarda bir parayı kulübün ihtiyaçlarına sunarak olumlu izlenimleri pekiştirdi. Maddi konularda güvenebileceğimiz bir başkanımız vardı artık. “Hata yapabilir fakat asla yanlış yapmaz” inancındaydık.
Bizim en ihtiyacımız olan şeye sahipti; Güven… Lakin en iddialı olduğu ekonomide de istediği başarıyı yakalayamadı. Borcu azaltma vaatleri havada kaldı. “Bölükbaşı yönetiminden hesap sorulacak” dendi, sorulamadı. Başka kulüpte üyelikleri olan kongre üyeleri ihraç edilecek dendi, edilmedi. Futbol ile ilgili danıştığı kişiler her kimse rezalet ötesi hatalar yapmaktaydı. Kendisi futboldan anlamadığı için defalarca uyarıldı, yanlışlardan bahsedildi. Futbol ile alakalı fikir aldığı kişilerden uzaklaşması gerektiği söylendi. Başkan yapmadı. Takımın kalitesinin çok düşük oyunculardan oluştuğu, mevcut oyuncu grubunun bir çoğu ile yolların ayrılması gerektiği, yerine kaliteli takviyeler yapılması gerektiği söylendi. Umursamadı. Bunların hepsi homurtuyu geçmedi, taraftar sabretti, sabretti, sustu. Peki sonra ne oldu? Yapması gerekenler yapmayınca Tofaş gibi kurumlara sponsporluk için baskı yaptı. Tüzük ile çift üyelerin hesabını kendi kesti. Sonra kötü gidişe itiraz etti. Tabiri caizse kendi söküğünü, kendi dikti.
Başkan’a kendi anlayacağı şekilde, taraftar ile kendisi arasındaki konumu izah etmek isterim. Sayın Başkan bu kulübün sahipleri Bursaspor taraftarlarıdır. Sizi, o koltuğa layık görenler Bursaspor taraftarlarıdır. Nasıl ki siz bir tekstil firması sahibisiniz, her departmana bir müdür atıyorsunuz, Bursa kentini bir şirket olarak düşünün. Bursa kenti sizi Bursaspor departmanına müdür olarak atamıştır. Şimdi misal siz vergi ödenmediği için ceza aldınız. Muhasebe müdürünüzü çağırdınız , “Bir hata oldu, halledeceğiz.” dedi. Sizde merhamet gösterip inandınız. Bir sonraki dönem yine hata. O hışımla muhasebe departmanına girdiniz. Bir baktınız muhasebe müdürü yerinde yok, çalışanlarda ise sigara, sohbet, ayaklar masa üstünde. Bir taraftan bu şirketi kurup yükseltmek için bu zamana kadar verdiğiniz emekler, diğer tarafta parasını alıp, yan gelip yatan, vurdumduymaz bir çalışan grubu. Bir tarafta gecesini, gündüzüne katan, gece yatakta bile şirket ile ilgili sorunları düşünen siz, diğer tarafta bütün gün işleri umursamayan, ” mesaim dolsa da gitsem ” mantığındaki adamlar. Şu an vaziyet tamamen bu şekilde. Şimdi bu kulübün patronları, müdür olan size ” Durumu düzelt ” diyor, yapamıyorsunuz. “Bu adamlar çalışmıyor, boşa para veriyoruz. Gönder ” diyor, göndermiyorsunuz. Tepki gösteriyor, “Ben buranın çalışanıyım, bu şekilde tepki hoş değil” diyorsunuz. “Git artık yeter, işler berbat oldu” diyor, gitmem diyorsunuz. Mevcut durum böyle, geriye dönüp baktığınızda işe alınırken taahhüt ettikleriniz de tamam anlamıyla gerçekleşmemiş. Şimdi patron olarak daha fazla ne yapılabilir?
Futbol haricinde hesap sorulamayan bir sektör yok herhalde. İş hayatımızda hepimiz, yaptığımız hataların en hafif ihtimalle ifadesini vermek hatta kimi zaman bedelini ödemek zorundayız. Ancak futbolda kötü performanstaki oyuncu “Kontratım var“, yönetici “Görev sürem dolmadı” deyince o kişiye katlanmak zorunda kalınıyor. Bu hakkaniyetli olmayan konuya hukuken de çözüm bulmak gerekir. Buraya gelene kadar camia medeni ölçülerde uyarılarını yapmış, ama hiç kale alınmamış. İşler düzelmemiş. Bir yerden sonra film kopuyor haliyle. “Oyuncuya küfredilmez” diyorlar. Küfür hoş bir şey değil bunda hemfikiriz ama delikanlı olup söyleyin, yönetim kurulu üyeleri dahil kim kötü oynayan oyuncuya sövmüyor? Otobüse giren abilerimizin, arkadaşlarımızın tek suçu bunu yüzlerine söylemek mi oldu? Üslup kötü diyelim. Daha geçen hafta Necmi Ayyıldız abimiz çok medeni bir şekilde, gayet güzel bir üslup ile tepkisini koydu da ne değişti ? Söylenen sözleri tam olarak bilmiyorum. Madem küfür kötü, olayın başrolündeki oyuncu neden tepki gösterenlere ve de kapının açılmasını sağlayan yöneticiye küfretti? (Otobüs içindeki bir kişiden böyle bir duyum gelmiş. ) Kardeşim sizin ananız, karınız kıymetli. Kötü söz dahi söyletmiyorsunuz. Haklısınız, olması gereken bu. Peki bu tutuklanan/tutuklanacak kişilerin yaşlı anneleri, gözü yaşlı çocukları, perişan aileleri ne olacak? Onların yurdum insanının annesi. Seninki futbolcu annesi diye daha mı kıymetli? Bu adamlar en fazla küfretmek ve atılan tekmeye karşılık vermekten başka ne yaptı? Aynılarını Harun da yaptığı, hatta ilk onun tekme attığı söyleniyor. Onu da mı yargılayalım? Tutuklu yargılanmayı gerektirecek ne oldu? Şu başkanın bahsettiği kamera kayıtlarını merakla bekliyorum. Yayınlansın, kim haklı, kim suçlu görelim. Yapılan hata varsa, hesabı elbette sorulsun. Bunu da anlarım da bu kadar ceza ağır oldu sanki. Hem insanların hayatları söz konusu, hem de camia olarak tüm ülkeye rezil olduk.
Velhasıl kelam; tutuklanmaya sebep olan şey, Bursapor’un kötü durumunu eleştirmek ise hepimiz eleştiriyoruz. Küfürse, birçoğumuz hayatımızın herhangi bir anında küfür edebiliyoruz. Hakkı, hukuk çerçevesinde aramamak ise, Harun da işi mahkemeye bırakmayıp kendince bir ceza kesme olayına girdi. Demek istediğim o haklı, bu haklı değil. Bugün bir suçlu varsa alınması gereken önlemleri almayıp, yapılması gerekenleri yapmayıp işi bu noktaya getirenlerdir. Meselenin can sıkıcı tarafı kendi aramızda tatlıya bağlanacak bir konunun tüm ülkeye malzeme edilmesi. Valinin dahi olaya müdahil edilmesi… Valimizin bu kadar büyük meseleler varken Bursa’nın bir değeri olan Bursaspor ile ilgili meselelere, bu kadar küçük de olsa sorunlarına eğilmesini açıkçası takdir ile karşıladım. Helal olsun, bize böyle vali lazım. Kendisinden Bursaspor camiasının bir ferdi olarak, Bursaspor’un sponsorluk gibi, devletten yardım alınıp bitirilemeyen stadı gibi daha büyük sorunlarına da el atıp çözüm konusunda yardımcı olmasını rica ediyorum. Çünkü hem belediye, hem de kulüp olarak mevcut yöneticilerimizin bu işi çözecek kapasiteleri yok. Lakin biz kendilerine derdimizi anlatamıyoruz, kendileriyle anlaşamıyoruz.