Çekilen bunca çileden sonra…
Olay Yazarı Sercan Yavuz, bugünkü köşesinde Bursaspor’un içinde bulunduğu durumu değerlendirdi.
Hepimizin canını acıtan bir durum.
Süper Lig şampiyonu koskoca Bursaspor, maalesef tarihinde ilk kez 2. Lig’de mücadele ediyor.
Yazık ki ne yazık!
2. Lig diyoruz ama bilenler iyi bilir aslında 3. Lig.
“Koca çınar” nasıl bu hale gelir yada “getirilir”?
Tabi bu tartışma bitmez…
Nerelerde yanlışlar yapıldı? Kimlerin payı var? Kulüp nasıl bu hale geldi? Bu konu böyle uzaaar gider.
Bu yüzden ben hiç oralara girmeyeceğim…
Çünkü Bursaspor’un son yıllarda içinde bulunduğu durum, geçmişi şimdilik bir kenara bırakıp geleceğe bakmayı gerektiriyor.
Hani bir söz var ya; “Sürekli dikiz aynasına bakarsan önünü göremezsin” diye.
İşte tam da bunun yapılması gerekiyordu, bence yapıldı da…
Sezon başından bu yana neler yaşandı, süreci şöyle bir özetlemek gerekirse; Geçen sezon 2. Lig’de adeta fırtına estiren Karacabey Belediyespor’un hocası Bursalı Tahsin Tam ve yine Bursalı olan deneyimli isim İsmail Ertekin sportif direktör olarak göreve getirildi.
Ekim ayında FIFA’dan gelen 2 dönem transfer yasağı cezasının şokunu yaşanırken, bir türlü istenilen sonuçlar alınamayınca da kasım ayında Tahsin Hoca’yla yollar ayrıldı ve takımın başına İsmail Ertekin geçti.
İsmail Hoca’yla da mart ayında hem sağlık sorunları hem kötü sonuçlar nedeniyle Tarsus İdman Yurdu maçının ardından yollar ayrıldı.
Takım zaten bir türlü alt sıralardan kurtulamıyor, yönetim de biçare hoca arıyordu.
Ve çözüm takımın içinde bulundu…
Bursaspor için yeşil sahalara geri dönen Özer Hurmacı, futbol sorumlusu olarak göreve getirildi.
Yani şu demek oluyordu… Hem futbolcu olacak hem de kenardan takımı yönetecek.
Böyle anlaşılmıştı. Akabinde imzalar atıldı ve Özer ipleri eline aldı.
Özer’in takımın başında görev almasıyla Bursaspor çıkış yakaladı.
Takıma ilaç gibi geldi desek abartmış olmayız. 7 maçta 4 galibiyet 3 beraberlik…
Futbolcuların da hakkını teslim etmek lazım bu arada… Enver Cenk Şahin, Hasan Ayaroğlu ve Bursaspor’un altyapısından yetişen pırıl pırıl genç yetenekler…
Alınan güzel sonuçlarla takım alt sıralardan kurtuldu. Son olarak pazar günkü 4-1’lik Arnavutköy Belediyespor galibiyetiyle de nefes aldık, o da güzel oldu.
Dedik ya geleceğe bakacağız diye…
Play-off hattıyla arada 6 puanlık bir fark var.
Kaldı 3 hafta! İlk sınav pazar günü zorlu Şanlıurfa deplasmanı…
Timsah hem bu maçı hem de diğer maçları mutlaka kazanmalı ki play-off için az da olsa bir şansı olsun. Tabi sadece kazanmak yetmeyecek, rakiplerinden gelecek olan “bizim açımızdan güzel” sonuçları da beklemek zorunda maalesef.
“Ahh üst üste gelen puan kayıpları olmasaydı” diyoruz bir yandan ama olan oldu artık.
Ne diyelim…
Umarım çekilen bunca çilenin ardından yolun sonu güzel biter!
Son olarak şunu da eklemek istiyorum;
İnanıyorum ki; altyapısından yetiştirdiği nice isimleri Türk futboluna kazandıran “futbolcu fabrikası Bursaspor” gerek gençleriyle ve gerek tecrübeli isimleriyle bir gün mutlaka hak ettiği Süper Lig’e dönecek. Yeter ki Bursa şehri ve Bursasporlular, şehrin en önemli markalarından biri olan bu kulübün arkasında dursun buna canı gönülden inansın!
Sercan bunlar bildiğimiz şeyler bize birazda bilmediklerimizi anlat
valla bu durumlardan kurtulmak, başarılarımızın daha büyük ve kalıcı olmasını istiyorsak yerel medya ve taraftarlar olarak son 10 yılda neler yaptıysak, yarından tezi yok bundan sonraki süreçte bunların tam tersini yapmalıyız.
mesela,
a- günlük düşünmemeliyiz.
b- kısa ve uzun vadeli planlamalarla yeni bir yapılanmaya gitmeliyiz.
c- kurumsal kulüp yapısını inşa etmeliyiz.
d- kulüp üzerindeki medya ve taraftar baskısını kaldırmalıyız. (kaldıralım ki bilgi, birikim ve donanım sahibi insanlar başkan adayı olarak ortaya çıksınlar)
e- sabırlı olmalıyız.
f- camia içindeki görev karmaşasına son vermeliyiz. yani başkanın kulübü. teknik adamın takımı. taraftarın da sadece tribünleri yönettiği bir kulüp yapısı.
g- yönetim-teknik adam-kadro istikrarını sağlamalıyız.
h- ligin seviyesi, skorlara ve kadro kalitesine bakmadan 15 günde bir stadımızı doldurmalı. oradan küfür ve protestoları kaldırmalı, bunları bir kültür haline getirmeliyiz.
Hocam, çıtayı o kadar yükseğe çıkardın ki duayen dediğimiz ya da sandığımız çapcılar, yetişmişoğulları, akçaylar, özkeskinler falan hepsi çıtanın altında kaldı.
Yerel spor yazarları ancak ve sadece senin seviyene geldiği gün Bursaspor için kara göründü denebilir…
Hisleirmize tercüman olmuşsun kardeşim.Tebrik eder ve inşaallah BURSASPOR gönül verenelri,sevdalıları olarak aklıselim davranırız.
Süper yorum tebrikler.
Bursaspor’u sadece para kurtarir oda ne zaman olur bilinmez. Gereken mebla 40 bin seyirci icin adam basi 28 bin lira bunu taraftar verirse konu kapanir yoksa sonuc iflas…!
BURSASPOR için para lazım amma o para ile beraber dirayetli idareci,akıllı yönetici,harama el uzatmayaan,kulübün menfaatlerini şahsi çıkarları üzerinde tutan ve futbolun bir spor olduğunu bilip bu kulübü doğru yönetecek ekip başı ve kurul üyelerine ihtiyacıda aynı oranda var.
Futbol kitabının tam ortasında şöyle yazar,
1- hemen şampiyonluk para ile, yani transfer falan filan.
2- parasız yani gençlerle şampiyonluk ise zaman ve sabır ile gelir.
ne yazık ki şu an için kulüpte PARA.
camia da SABIR var.
Sercan kalemine sağlık, ne güzel anlatmışsın.