Bursaspor adının büyüklüğü altında eziliyor!
Hürriyet Bursa Gazetesi Spor Yazarı Gürkan Dural'ın köşe yazısıdır.
Arma kazanır anlayışı, Bursaspor Kulübü için artık yeşil sahalarda bir anlam kazanmıyor.
Bursaspor Kulübü artık, kendi öz kimliğimden giderek uzaklaştığı ve rakiplere olan saygısını yitirdiği sürece; isminin büyüklüğü altında eziliyor.
Bu gerçek, daha önceki yıllarda da pek çok müsabakada sinyallerini oluşturdu; görüyoruz ki o sinyaller şu vakitte yerini yüksek tonda çalan tehlike çanlarına bıraktı.
Şöyle bir genelleme yapacak olursak;
Takım ligde 9 müsabakayı geride bıraktı. Hatırı sayılır ciddi bir 2 aylık performans sürecinden bahsediyoruz.
Bu süreçte Bursaspor’un saha içerisinde ne oynadığını bilmiyoruz. Bununla beraber takım teknik ve taktiğe dayalı düzende herhangi bir done de bizlere sunmuyor.
Tamamen kaos içerisinde, bireysel yeteneğe bağlı ve rakibin o günkü hatalarına dayalı bir bilinmezlikte maçlara çıkılıyor, çok küçük sonuçlar da buna bağlı olarak geliyor.
Sezon başında genç oyuncu kadro ağırlığının oluşturacağı dinamizm faktörü, enerji ve ilk andan beridir vurgulanan o ‘pes etmeme’ kimyasının yerinde yerler esiyor.
HERKESİN BİR NEDENİ VAR, ÇÖZÜMÜ YOK
Baktığımızda her kademenin bir nedeni var; yönetimin, oyuncuların, teknik heyetin ancak hala desteğini ellerinden geldiğince yüksek perdeden sürdüren camianın da bir nedeni var, armaya aidiyetlik.
Ne yazıktır ki bu aidiyetliği saha içerisinde göremiyoruz.
İş artık Bayburt deplasmanı ile öyle bir boyuta taşındı ki; hangi noktadan tutacağımızı şaşırdık.
Bildiri ile başlayalım…
Bilindiği üzere yönetimin olağanüstü kongre kararının ardından futbolcuların ortak bildirisi oldu, odağında ise yönetime olan inanç ve devam etmeleri yönünde Bursa kamuoyuna direkt olarak telkinler yer aldı.
Bir şey daha vardı; birlik ve beraberliğin oluştuğu…
Hangi birlik ve beraberlik? Zira bu söylemi en net ve yakından görebileceğimiz yegane ortam yeşil sahalar ancak Bayburt deplasmanında Bursasporlu oyuncular adına varlıklarını gösteren, hiçbir etkileşim göremedik.
Pek çok noktadan eksik ve kısıtlı imkanlara sahip rakibinin üstünlüğünü ilk andan itibaren kabullenen, buna da çözüm üretemeyen, hiçbir kademesinin oyunun gidişatına yahut sonuca dahi isyan etmediği bir müsabakayı izledik.
NE TAKTİK, NE 90 DAKİKA MÜCADELE GÖRDÜK
Futbol bir takım oyunudur, bildiride geçen ‘takım’ vurgusunun da maalesef ki altı doldurulamadı.
Oysa ki, teknik heyetinden oyuncularına dek herkesin itici bir motivasyona ihtiyacı yok, bulundukları forma hali hazırda o motivasyonun en güçlü etkeni olabilmeli…
Buna bir ‘yol kazası’ da diyemiyoruz çünkü henüz 2 aylık bir süre geçmesine karşın birçok karşılaşmada ne bir taktiksel düzen görebildik, ne de oyuncuların 90 dakikaya yayılan mücadelesini.
Bakın daha geçtiğimiz hafta dahi; Tarsus İdman Yurdu karşısında mağluptan öne geçirilen süreç ile birlikte tüm itici güçleri arkasına almışken skoru koruma iç güdüsü sahaya yansıdı ve zaman geçirmeler oldu.
Takım bu noktada sinyaller değil, tehlike çanlarını çalıyor ancak teknik heyetin de bu gidişata dur diyemediği aşikar.
TEKNİK KATKIYA HER ZAMAN İHTİYAÇ VAR
Elbette kadronun nitelik bazındaki yetersizliği, dar rotasyonun oluşu, altyapıdan bir anda A Takım’a dahil eden gençlerin dahi birbirine saha içindeki yabancılığı gibi etkenler, düzenin oluşmamasında etken olabilir; fakat bu tür etkenlerin olmadığı, tamamen güneşli bir havada da işin teknik katkı kısmına ihtiyaç ne denli duyulabilir?
Dolayısıyla bu zorlu sınav, ne yazık ki başından itibaren doğrularla ilerlemiyor.
Kaldı ki genç oyuncuların hemen hemen tamamı da henüz futbol anlamında bir öz bilince, özgüvene sahip değil.
İşte asıl noktada bu; eldeki imkanlar doğrultusunda malzemelerden olabilecek en güzel harmanı oluşturan şefler, tat her ne kadar unutulmayacak ölçüde olmasa da saygınlığı ve dokunuşlarıyla kendilerini gösteriyor.
Bizler de bunu bekliyoruz.
GELECEĞE İNANÇ KALMIYOR
İşin yönetim kademesinde ise işler daha bir karışık halde…
Bursaspor başkan bulamadı.
Muhakkaktır ki bu süreçte kapılar ardında konuşmalar olmuştur zira camianın ana odak konusundan bahsediyoruz; fakat sonuca geldiğimizde, Bursaspor’un saha içerisindeki liderlik eksiği, yönetim açısından da sürüyor.
Bugün mevcut yönetim, bu ipi göğüsleyecek birilerinin çıkması halinde hemen görevi bırakacaklarını çok açık ve net bir şekilde yansıttı.
Aday çıkmaması sebebiyle de kongre 6 ay içerisindeki bir tarihe ertelendi.
Baktığınızda sahipsiz bir Bursaspor görüyoruz.
Zira mevcut yönetimin de o veya bu etkenlerden ötürü geleceğe inancı kalmamış durumda.
Yine dönüp dolaşıp konu transfer engeline kalıyor, ‘Biz bu işi çözeriz ama kalıcı olmasını istiyoruz’ tarzı söylemlerin de ne denli içinin boşaltıldığını görüyoruz.
SÖYLEMLERİN İÇLERİ BOŞALTILDI
Farkında mısınız, takım lige başladığı günden beridir alt sıralarda.
Şöyle bir soluklanamadı dahi, bugüne kadar günlük atılan adımlar öyle bir çizgiye getirmiş olacak ki, en sıklıkla eleştirdiğimiz günü kurtarmak bile güçleşmiş hale gelmiş demek ki…
Bu atmosferde de bir liderin ortaya çıkmasını beklemek, hayalperestlik olacaktır.
Dolayısıyla sakin ve dizginlikle fotoğrafa baktığımızda bile, bulanıklıktan fotoğrafın ne içerdiğini dahi göremiyoruz.
Tamamen muamma…
Şimdi bundan sonrasına ilişkin yine birlik söylemleri muhakkak ki devam edecek, muhakkak ki Bursaspor’un büyüklüğü dillerde olacak, ‘düştüysek kalkarız’ şeklinde umut vaat edici sözler göreceğiz.
Ancak şu bir gerçek; hem yönetim, hem teknik heyet, hem de daha önce olduğu gibi bildiriler yayımlayan futbolcuların, söylemlerin içlerini doldurması gerekiyor.
Sürekli olarak bu camia içi boş söylemleri görmekten bunaldı.
Ne yazık ki yıllardır bu söylemlerle umutlar aşıladık fakat artık iş realiteye dönüşmeli.
BÜTÜN HALİNDE ‘TAKIM’ OLUNABİLMELİ
Son olarak öyle bir durum ki vaziyet; başta da ifade ettiğimiz üzere hangi kademenin bugünkü görüntünün oluşmasında etkili olduğunu söylesek, her kademeden farklı gerekçeler geliyor.
Gerekçeleri bir kenara bırakarak, ya bu işte her noktadan insan hep beraber olacak, ya da herkes kendini kurtarmanın peşine düşecek.
Bayburt deplasmanındaki oyunu gördükten sonra da, şu an ligdeki takımlara baktığımızda hangi takımdan, ne konuda üstün olduğumuzu söyleyebiliriz ki düşmeyiz inancı taşıyabiliyoruz?
Bakın o takımlardan biri Bayburt’tu, sonucu gördük.
Yalnızca bir oyuncunun performansına bağlı kalmak, ondan medet ummak sizi takım yapmıyor.
Sizi takım yapan; her pozisyondan, her yaştan, her kademeden, teknik heyetinden oyuncularına eksikleri önce görüp, onları kapatarak tek bir vücut halinde içerisinde bulunan kimliğe ve çok daha ötesi rakiplere olan saygıdan geçiyor.
Dileriz bundan sonrası bu şekilde gerçekleşir.
Çare Ali Ay!
TAKIM OLUNABİLMELİ!
bu iş boyacı küpü değil ki.
daldır, çıkar al sana takım! diyebilesin.
Bizim gibi yaş ortalaması çok düşük bir takımın takım olabilmesi için en iyimser ihtimalle üç yıla ihtiyaç var.
bizdeki sıkıntı bu üç yıla sabredecek ortada medya ve taraftar yok.
Bursasporun adı olsa şu 10 yıldır ne bu kadar rezil takımın başına geçebilirdi, ne teksas denen soytarı grubu bu takıma ayar verebilirdi, nede TFF bizi sümük gibi görebilirdi..