Maç değerlendirmeleri
Çaktırmadan infaz Sözlerime hangi mevzudan başlasam, o konuda kitap yazabilirim. O kadar doluyum yani… Ama öncelikle, daha 25. dakikada 10 kişi kalmasına rağmen, 79’a kadar kapasitesinin iki katına çıkan ve sanki Beşiktaş’tan 1 kişi fazlaymış hissini veren koca yürekli savaşçıları (son 3 dakika hariç) kutlamak istiyorum. Aman ya rabbim, o ne müthiş mücadeleydi öyle… Daha 6. dakikada golü bulduktan sonra Bangura’ya verilen o şok kırmızı karta rağmen, önde basan, pres yapan, alan daraltan hep yeşil beyazlı oyunculardı… Takıma döneceğim yine ama… YAĞCI CELLAT GİBİ Beşiktaş’la 4 yıl sonra barışmak için Bursaspor’u yakan yardımcı hakem Adil Sinem’in hiç ‘adil’ olmayan infazının altını çizmek gerek. Ey Sinem Bey, maşallah İngilizcen çok iyiymiş, Hemen çözüverdin işi! Peki ya; Sierra Leone’li forvet kendi dilinde bir tepki verdiyse ve bu söz de meşhur ‘f..k off’a benziyorsa ne olacak? Hırsız yakalamış gibi yapıp Yunus Yıldırım’ı kandıracak ki, Beşiktaş’a yağ yakacak, yağcı Cellat… Nitekim öyle de yaptı! Tabii Egemen’in arkası dönükken Bangura’ya çaktırmadan dirsek atıp, sinirlendirerek tuzağa düşürdüğünü de gözden kaçırmamak lazım. Yunus Yıldırım desen, zaten son 5 maçta Timsah’ı yakmakla nam salan tam bir uğursuz hakem!.. Aslında Fomara’daki otelin yanına düşen yıldırım, aynı saatlerde Atatürk Stadı’nda da Bursaspor’un başına düştü ve yine yaktı gitti. 11. ADAMA ALKIŞ Buna rağmen, tribünler takımına öyle bir sahip çıktı ki, verdikleri muhteşem destekle adeta sahadaki 11. adam olup, o eksikliği oyunculara hiç hissettirmediler. Maratonun kenarındaki boşluklara rağmen, sahada doğudan etki eden cefakar taraftarı ne kadar kutlasak azdır. Maç iyi gidiyordu da, keşke Q7 son 11 dakikada atılmasaydı. Bu kez roller değişti ve 10’a 10 kalan Beşiktaşlılar, Bursasporlu oyuncuların aşırı güç kaybı nedeniyle tükenip konsantrasyon kaybı yaşamasından da yararlanarak, maçın 90 dakika olduğunu hatırlattılar. İki Slovak Sivok ve Timsah’ın belalısı Holosko kafalarını konuşturdu! Bizim defans ise bunları resmen naklen izledi. Bu arada ikinci yarıya Batalla’yı soyunma odasında bırakıp Tagoe ile başlamak ne kadar doğruydu, bunu da tartışmak lazım. Arjantinli maestro çıkınca, ileri gönderilen toplar duvara çarpıp bizim yarı sahamıza döndü. Çünkü topu kendi mülkiyetimizde tutamadık. Acaba Turgay ileride kalsa ve N’Diaye sağ kulvara çekilse, Batalla da 4-4-1 gibi orta dörtlünün göbeğinde oynasa daha iyi olmaz mıydı, diye insan düşünmeden edemiyor. Gerçi, testi kırıldıktan sonra yol gösteren çok olurmuş. Ama belki de, bu musibet bin nasihatten daha iyi gelir. Bu yenilginin ardından, Sestak’ın da katılımıyla Sivas’ta Timsah’ın kazanacağını düşünüyorum. Serkan Yetişmişoğlu Bursa Gerçek
———————————————————————————————————————————
Rezil ettik ama! Böyle bir maçın ardından gel de sağlıklı düşün ve yaz, kafalar döndü su bidonuna… Çalkalanıp duruyor, bir o yana bir bu yana… Kim ne derse desin, ben en sondan başlayıp, aynı tribünler gibi bu takımı ayakta alkışlayacağım. Çünkü 25’te 10 kişi kalıp 55 dakika eksik oynamak ve müthiş bir direnç göstermek her baba yiğidin harcı değil. Şimdi başa dönelim. Her Beşiktaş maçında hakem faciası yaşanıyor. Gerçi bizim hakem kabusumuz hiç bitmiyor ya… Geçen sezon İnönü’deki maçta Fırat Aydınus, Volkan Şen’i atmış, 10 kişi kalan Bursaspor Holosko’nun tek golüyle maçı kaybetmişti. Bu sefer cinayeti, yardımcısı Adil Sinem’le birlikte Yunus Yıldırım işledi. Eee peki kime ne diyeceğiz şimdi? Hadi gidip ilk Kulüpler Birliği Vakfı toplantısında hakemlerden dert yanalım… Kime mi? Beşiktaş’ın başkanı olan yeni KB Başkanı Yıldırım Demirören’e! Eh, anlayan anladı!.. BÖYLE KADERE 87’ye kadar 1-0 önde götürüp 2 dakikada 2 gol yiyerek 3 puanı hediye etmek gerçekten trajik, kabullenilesi bir durum değil… Maalesef, Carvalhal ve korkak takımı, ezik oyununu 3 puana çevirmeyi bilerek “futbol bu, sağı solu belli olmaz işte” cümlesini doğruluyor. Şans deyin, kader deyin ne derseniz deyin… Ama biz de kaşındık resmen! İkinci yarıda Batalla-Tagoe değişikliği hatanın başlangıcıydı. Turgay’ın da dengesi bozuldu. Yorulmuştu ama yine de Ozan İpek’in oyunda kalması Ahmet Arı’dan ziyade daha mantıklıydı. Ahmet Arı’nın Quaresma’nın atılmasında başrol oynaması faydalı gibi gözükse de, 79. dakika tek kelimeyle maçın kırılma anıydı. Q7’si yolda kalan Beşiktaş, sanki eksik oynamayı bekliyormuş gibi ateşlendi. Belki Ertuğrul Hoca, ikinci yarıya takımı bozmadan başlasaydı 10 kişi kalmamıza rağmen 2. golü bulabilirdik… Takımlar sayıca eşitlenince olan oldu zaten. 11’ken (adam gibi koşmadığı için) pilini bitirmeyen Beşiktaş, bir eksilince, 55 dakika 10 kişi oynayıp çok yorulan Bursaspor karşısında ayakta kalan taraf oldu. O son 10 dakika da sonumuz oldu zaten. İlk gole yapacak bir şey yok. İsmail’in serbest vuruşu, Sivok’un kafasına çok iyi denk geldi. Fakat 2. gol facia… Vederson yetişemeyince arkadan kaçan Holosko kafayı vuruveriyor köşeye… Acı olan sadece yenilmek değil! İşin can sıkıcı kısmı, rezil bir futbolla adeta Victor Hugo’nun ‘Sefiller’ini oynayan Beşiktaş karşısında son 10 dakikadaki teslimiyet. Bu Beşiktaş’a normal şartlarda 3 de atılırdı 5 de dün akşam! Bu kadar geriye yaslanmak neyin nesi derseniz, ‘pil bitti’ durumu işte, başka bir şey değil… Sonuç olarak, Bursaspor yediği 2 gole kadar, Beşiktaş’la resmen dalga geçti. Fakat ne kadar iyi oynasanız da, istediğinizi almak için ‘doğru hamlelere’ ve ‘ayakta kalmaya’ ihtiyacınız var. Bu nedenle, genelde oyuna müdahaleleriyle çok sayıda maç kazandıran Ertuğrul Sağlam’ın da dün hatasının olduğunu üzülerek söylemek zorundayım… Şimdi bakacağız Sivas’ı yenmeye… Bu sadece bir maçtı, hatalar yaparak buluruz elbette doğruyu. Nitekim son gülen iyi güler… Tıpkı 16 Mayıs 2010’daki gibi… Özge Yetişmişoğlu Bursa Gerçek
———————————————————————————————————————————————- Kader Bu kez kötüsü çıktı ama… Hatırlarsınız; Şampiyonluk sezonunda Bursaspor’un, Beşiktaş’ı İnönü’de 3-2 yendiği maç. O gün, gök resmen yere inmiş, galibiyet golü de Beşiktaş’tan kiralık Zapotocny’den gelmişti. Bu kez; yer Bursa, yağmur fırtınayla karışık yere iniyor, fakat kazanan son dakikada Beşiktaş oluyor. Hem de, Ertuğrul Sağlam’ın Beşiktaş’a getirdiği Sivok ve Holosko’nun golleriyle. Kader dedim ya, işte bazen “kötü” olarak da karşımıza çıkabiliyor. Dün aslında işler yolunda gidiyordu. Bangura’nın, Egemen’in gayretleriyle oyundan atılmasına rağmen. Takım oyununu benimseyen Bursaspor ile yıldızlarına güvenen Beşiktaş arasındaki fark açık açık belli oldu. 55 dakika eksik oynayan Bursaspor’a, Beşiktaş sabaha kadar oynasa gol atamazdı. Ama, sahadaki denge kurulunca, tılsım bozuldu. Tabii, kenardan gerekli hamle de yapılmayınca “olmaz” denilen oldu. Ben, 2-1’e rağmen Bursaspor beğendim. Her zaman böyle kötü sürprizler yaşayacak değil ya, önemli olan istemesiydi. Bunu da gösterdi. Hakemlere, özellikle Adil Sinem’e de bir cümle yazmadan olmaz; 2007’deki Ankaraspor-Beşiktaş maçında yaptığı hatanın diyetini dün ödedi herhalde. Bundan sonra bol bol Beşiktaş maçlarında görev alabilir. Neyse, biz geçmişle yaşamıyoruz.. En iyisi, bu sinir bozucu maçı bir an önce unutmak. Orhan Güney Olay