Akıllı oyun
Ligin seyri, istikrarsızlığı istikrar haline getirirken her takımın şansı da günden güne artıyor.
Özellikle; birkaç seri galibiyetin, bir anda zirveye yaklaştırdığı süreçte özellikle oyun ritmini bularak bunu korumak önem arz ediyor.
Bursaspor da, geride kalan uzunca bir dönemde sürekli olarak oyun planı arayışındaydı.
Mevcut kadro içerisinde kimi zaman performansa dayalı rotasyona, kimi zamanda sakatlık ve cezalar kaynaklı değişimlere giden teknik heyet, birçok opsiyonu da maçlar içerisinde denedi.
Nitekim; galibiyetlerin geldiği son maçlara bakıldığında, yeşil beyazlı takımın aradığı kimliğini bulduğunu görüyoruz.
‘Akıllı oyun.’
Ertuğrul Sağlam’ın da işaret ettiği üzere, Bursaspor gücünü artık daha ekonomik kullanmasını bilen, performansını belirli periyodlara değil, 90 dakikaya yayan; topu hızlı ayağa dolaştırarak hızlı hücumlarda avantaj sağlayan ve savunma ile orta saha arasındaki boyu kısaltarak daha kompakt bir savunma gerçekleştiren takım kimliğini sergiledi.
Açıkçası, sürekli topa sahip olma ya da ceza sahasına girişlerdeki üstünlük her zaman sonuç veremiyor.
Bunu hali hazırda, son iç saha maçında gördük ki Samsun temsilcisi, hemen hemen her rakamsal parametrede farklı bir üstünlük kurmasına karşın, gol sevinci dahi yaşayamadan kalesinde gördüğü 3 gol ile maçı tamamladı.
Benzer sonuçları Bursaspor adına da, daha önceki maçlarda görmüştük.
Üretkenliğini, bitiriciliğiyle süsleyemeyen ekipler, yalnızca maç istatistiklerinde üstünlük sağlıyor.
Peki Bursaspor, çıkışa geçtiği bu maçları nasıl kazandı?
Son 4 mücadeledeki oyunun gidişatına, ilk dakikadan son anlara dek bakacak olursak; Bursaspor, yukarıda bahsettiğimiz ‘akıllı oyunu’, mücadelenin her dakikasında iyi bir şekilde gerçekleştirdi.
Savunmadan topla birlikte çıkılan her hızlı atak da, rakip yarı alana kolay geçiş imkanı bulan ekip aynı zamanda rakip savunmayı da pozisyon almadan yakalayarak, ciddi tehlikeler gerçekleştirdi.
Yılport Samsunspor karşısında da 10 kişi kalınmasına dek, kalesinde çok ciddi bir pozisyon vermeyen Bursaspor, ikinci yarının başlarında dahi, savunmasını ceza sahası çizgisi etrafında kurarak kalesini korumasını bildi.
İlk andan, son ana dek doğru planlanmış, kurgulanmış, iç saha/dış saha bakılmaksızın bir oyun şablonu ve planı etrafında Bursaspor, son mücadelelerinde sahada yer aldı.
Takım oyunu ortaya çıkınca, bu oyunu güzelleştiren bireysel yetenekler de kendilerini gösterdi.
Batuhan Kör bu noktada yıldızını parlatırken; Ataberk Dadakdeniz kurtarışlarıyla, Özer Hurmacı ve Burak Altıparmak gibi oyuncular da tecrübesiyle katkı vermeye başladı.
Takımın ihtiyaç duyduğu birliktelik, ilk kez bu denli birbirine kenetlenmiş şekliyle oyun içerisinde görüldü.
Elbette takımın bu gidişatın da teknik heyetin de payı oldukça büyük…
Galibiyet serisi öncesindeki döneme bakacak olursak; Teknik Direktör Mustafa Er, sürekli bir arayış içerisindeydi.
Elinde dinamik, tempoyu yükseltebilecek genç oyuncular ve onları saha içerisinde doğru yönlendirecek deneyimli isimler vardı ancak; gençlerin fiziksel kırılganlıkları, yeterli kondisyona –geçmişte bu seviyede pek fazla forma şansı bulamadıklarından- henüz ulaşamamaları, hal böyleyken deneyimlilerin de sorumluluk almamaları gibi bir takım faktörler vardı.
Bursaspor’un en büyük artısı da, en büyük handikabı da aslında benzer özellikleriydi.
Takım birlikte oynadıkça, birlikte hata yaptıkça yeni bir şeyler öğrenmeye başladı.
Doğrusu teknik heyet de, bu süreçlerden edindiği tecrübe ile birlikte yeni bir oyun tarzı ortaya çıkardı.
Günümüze yabancı değil, ancak Bursaspor’un mevcut iklimine oldukça yabancı bir oyun.
Bursaspor, galibiyeti elde ettiği maçlarda set hücumlarını daha olgun bir şekilde gerçekleştirirken, hızlı ataklarını ise direkt kaleye yönelik olarak sonuçlandırdı.
Takımın üst üste birlikte oyunu ve istikrarlı 11’ler, oyuncuların birbirlerini daha iyi tanıması ve uyum sağlamasıyla birlikte pozisyon hatalarını da nispeten daha aza indirdi.
Bu kompakt oyun; takım içerisinde bireyselliğine düşkün birkaç oyuncunun top kayıplarının da maç esnasında göze batmamasını sağladı, zira kayıplarda topun arkasına hızlıca geçerek, ceza sahası bölgesini kapatan, rakibe ‘yalancı oyun üstünlüğü’ veren, işin gerçeğinde ise oyunu kontrol edebilen bir yapı sağladı.
Tarihsel geçmişe de baktığımızda başarıya koşan pek çok ekibin, bir noktada kötü gidişata son vermesinin ardından çıkışa geçtiğini ve uzunca bir süre de bunu koruduğunu görürüz.
Bursaspor’da da bu kapsamda benzer bir süreç görebiliriz.
Zira, ‘akıllı oyun’ dediğimiz şey; geçtiğimiz yıl Medipol Başakşehir’e şampiyonluk kazandırdı.
Günümüz futbolunda, hele ki günümüzün TFF 1’inci Lig’inde 90 dakika boyunca baskılı oyun, tam saha pres, sayısız gol fırsatları ütopyadan ibaret.
Çünkü takımlara da artık günden güne gelişiyor, iyi analiz ediyor ve karşınıza önlemler dahilinde çıkıyor.
Bursaspor da, önlem almasını bildi.
Son mücadelelere bakacak olursak Bursaspor’un, şuursuz ve panik halindeki hücumlarını artık geride bıraktığını görebiliriz.
Dolayısıyla bu oyun, Bursaspor’a uzun vadede pek çok şey kazandıracaktır.
Bu oyunu geliştiren teknik heyetin de, oyuncularını da hakkını vermek gerekiyor.
Bursaspor, şu son kısa vadelik süreçte aynı zamanda oyunu tutmayı da öğrendi.
Daha önceleri gördüğümüz; ilk yarım saatte ki Bursaspor’un en fazla gol bulduğu dakikalar- gerçekten üstün bir performans sergilediği, ancak maçın geride kalan kısmında ise bu oyununu bütüne yayamadığıydı…
Basketboldan örneklendirecek olursak; takımlar genellikle üçüncü periyotta rakibin direncini kırmaya yönelik yüksek efor sarf eder, bunu başardığında ise son 10 dakikada oyunu tutarak galibiyete ulaşır.
Bursaspor’un genç oyuncularıyla birlikte, bunu sergilemesi pek olası değil zira her ne kadar oyuncular canla başla mücadele verseler de, kadronun yetersizliği gerçeğini unutmamak gerekiyor.
Ayrıca buna dahil olarak, gençlerin yeni deneyimler kazanmasını ve gerek mental, gerekse fiziksel açıdan belli bir süre yüksek efor sarf edip, geride kalan dakikalarda oyunu tutmak için henüz hazır olmadığını söyleyebiliriz.
Dolayısıyla; Bursaspor, enerjisini 90 dakikaya yaymaya yönelik önemli bir adım da attı.
Tüm bunları dikkate alırken de bireysel performanslara bağlı kalmamak gerekiyor.
Ali Akman, sezonun ilk 10 haftası sergilediği performansla bir anda adından söz ettirirken; bugün, bir takım eleştirilerle oyuncuya mental açıdan zarar vermek, aynı zamanda takıma da zarar verecektir.
Zira baktığımızda; rakip savunma oyuncularının da artık Akman’a önlemler aldığını görüyoruz ki, son maçlarda ilk maçlarda olduğu kadar rahat bir şekilde topla buluşamıyor.
Bir oyuncunuza rakibin önlem almasıyla avantaj diğer yeşil beyazlı oyunculara geçerken; sürpriz koşular ve bitiriciliğiyle öne çıkan Batuhan Kör, performansıyla yeni kahramana bürünmüş durumda.
Bu performansının ardından önümüzdeki maçlarda rakipler, Batuhan’a da mutlak önlem alacaktır.
Bu da hücumda bu kez Özer Hurmacı’ya geniş alanlar açacaktır ki; 3 oyuncuya birden aynı maçta önlem alabilecek ligde bir takım bulunmuyor.
Haliyle; skor katkısı bulunmuyor gibi gözükse de her oyuncu Bursaspor’un oyununda kilit öneme sahip.
Bursaspor, bu oyununu koruduğu sürece her maçın özelinde yeni kahramanlar çıkaracaktır.
İşin özü, bireysel performanslar ne kadar mutlu etse de, önemli olanın fotoğrafın tamamına bakmak ve takım halinde değerlendirmektir, tıpkı Bursaspor’un şu an takım oyunuyla galibiyet serisi yakaladığı gerçeği gibi…
SİZ BURSASPOR FORMASI GİYİYORSUNUZ..BU FORMAYI TERLETMEK ONURDUR…BU FORMA SİZE YAKIŞIYOR..SİZ DE ALLAH İÇİN BU FORMAYI ŞEREFLE TAŞIYORSUNUZ..HİÇ BOZULMAYIN BU FORMAYI ÖNCE LAYIK OLDUĞU S.LİGE ÇIKARIN..SONRASI KOLAY..İÇİNİZDEN BİR ÇOĞU BELKİ DE HEPİNİZ BU TAKIMA 2.KEZ LİG ŞAMPİYONLUĞU YAŞATABİLECEK KAPASİTEDESNİZ..İLK 11 DE OLAN DA SONRADAN OYUNA GİREN DE HENÜZ FORMAYI GİYEMEYEN DE BÜTÜN FURBOLCULARIMIZ BİZİM ÇOCUKLARIMIZDIR..PARAYI ASLA SORUN ETMEYİN…BU ŞEHİR SONUÇTA MUHAKKAK HAKKINIZI ÖDEYECEKTİR….
Hâlen özer hurmaci diyor ya
Allah akıl fikir versin…
ben özer falan demedim…bizim Vefa mız var daha
Bursaspor Türk futboluna çalışkan, dürüst bir hoca armağan ediyor.Şu an takım çok güzel top oynuyor.Ayrıca birlik beraberlik süper.Uzun bir zaman sonra maçalarımızı iple çekiyor,oynanan oyundan gurur duyuyoruz.Zaten ulusal basın bile artık istemesede bizi takdir ediyor.Bu çocukların patronu olarak sizlerle gurur duyuyoruz hocam.Her geçen gün futbolcularıyla beraber hocamızdada büyük gelişim var.Böyle devam edin bu taraftar her daim yanınızda.
MAKSAT BU KADRO İLE UZUN SÜRE ÇALIŞMAK..HEM BU FUTBOLCULARLA HEM DE TEKNİK EKİPLE..
Takım defanstan ayağa paslarla çok hızlı çıkıp goller bulabiliyor.Geçen tweterda çok güzel yorum okudum.Yorumda Mustafa hoca Batuhan ve Burak Kapacakla beraber geçen sene Trabzonspordaki Nwekame,Ekuban ikilisi gibi çok iyi kanat forvetler oluşturdu.Ali Akman’da Sörlöt gibi skorer forvet oldu ve bu 3’lü sürekli hareket ederek birbirlerini tamamlayıp goller buluyor.Sistem çok güzel demiş arkadaş.Gerçekten harika düşünce.Hocam baştan soru işaretleri olsada gençlerle beraber her geçen gün çok büyük gelişim gösteriyorsun.Bursaspor memlekete futbolcu armağan ederken artık hocada armağan ediyor.İnşaAllah Efendiliğinden ve mütevaziliğinden ödün vermeden daha çok çalışarak seninle beraber büyük başarılar kazanacağız.
bütün futbolcularda olduğu gibi Mustafa Er de de gelişmeler var
Daha da iyi olmalıyız ! Rehavete kapılmayalım…Önümüze bakalım !!
Çok iyi bi tespit teprikler
Çok doğru tespitlerde bulunmuş yazar.BURSASPOR umuzun başarısının devamı için rakiplerin tedbir almak zorunda kalacağı oyuncu sayısını ne kadar arttırırsak,oyunu kompakt oynarsak başarılı olacağımızı düşünüyorum.lig maraton gibi olduğuna göre sakat,cezalı oyuncuların olduğu anda alternatif güç olarak yeni oyuncu evlatlarımızıda hazırlamalıyız.Hocamızında bu konudaki planlarını görüyorum.Farklı oyuncuları belli süreler vererek maçlarda görmemiz bunu gösteriyor.Devre arasına kadar inşaallah güzel futbol ve sonuçlarla gideceğimiz kanaatindeyim.
İkinci devre BURSASPORUMUZ dillerde olacak,bizlere sevinçler yaşatacaktır inşaallah.