Gerçekçi olmalıyız
Güzel bir Pazar günü, taraftar hafta başından beri yapılan çağrılara uymuş. Tribünler neredeyse tamamen dolu. Maçtan evvel kadrolara baktığımda İsmail , Ertuğrul ikilisi ile Merter'in yanında Bilal olması, rakibin Başakşehir gibi ligin en tehlikeli takıml
Yine de aksinin olmasını, bu maçtan bir şekilde alınacak bir galibiyet ile milli takım arasına 6 puan ile girmeyi umut ediyordum .
Maçın ilk 20 dakikasına kadar aklımda kalanlar ; maç öncesindeki pankartlar, bayraklarla kırmızıya boyanmış tribünler, Bilal’e ve Batalla’ya hakemin kartlık pozisyonlarda toleranslı davranması , Del Valle ‘nin ortasında Sercan’ın topa vuramayışı. İlk 20 dakika genel itibariyle antrenmanlarda futbolcuların oynadıkları ayak tenisini andırıyordu. Bir o tarafa bir bu tarafa ayak ve kafa ile şişirilen toplar. 20 dakikadan sonra topu yere indiren Başakşehir tabiri caizse sazı eline aldı. O dakikadan sonra maç başında endişe ettiğimiz bölgelerdeki defolar ortaya çıktı. Orta sahada silik oluşumuz, defansın bir türlü uzaklaştıramadığı toplar , dönen toplara tekrar Başakşehir’in hakim olması üzerimizdeki baskıyı dayanılmaz hale getirdi. Nitekim Visca’nın derin topunda o bölgeden sorumlu Ertuğrul’un yokluğunda topla buluşan Mossoro’nun vuruşu ile devreyi 1-0 geride kapattık.
Geçen hafta Jorquera’nın sol kanat oynamasındaki kafamda beliren soru işaretleri devre arasında Necid’in oyundan alınmasında da oluştu. Necid ilk yarıda silik bir görüntü çizmiş olabilir. Zaten takım tamamı ile silikti. 1-0 mağlubuz , Başakşehir gibi iyi alan kapatan bir takım ile oynuyoruz. Oyunun kanat ortalarına , gol gelmediği zaman vakit dar olduğunda doldur boşaltlara döneceği aşikarken elimizdeki pivot santraforu çıkarmaya anlam veremedim. İlk yarıyı önde kapatan takım biz olsaydık anlardım. Üstüne gelen takıma karşı hızlı Sercan, Del Valle ve John üçlüsüyle kontradan gol aramak mantıklı olurdu ama bu skorla bu değişikliği yaparken hoca neyi planladı, inanın çözemedim.
İkinci yarıda daha istekli gibi bir görüntü çiziyor gibi görünsek de çoğu boş baskılardı. Rakibin Visca ile direkten dönen topları, Sercan’ın kafa vuruşu ile alamadığımız pozisyon skoru değiştirmezken , kontrada az adamla yakalandığımız bir anda İsmail’in pas hatası ile başlayan atakta ikinci golü kalemizde gördük. Sonrasında oyun disiplininden kopup kalemizde tehlikeler gördük. Son dakikalarda sürati ve yeteneği kısıtlı Mustafa Pektemek’in iki stoperimizi düşürdüğü durum aslında ne durumda olduğumuzun fotoğrafıydı.
Başakşehir gibi sıkı bir rakip karşısında boyumuzun ölçüsünü aldık. İlk 5’te yer alacağız ifadesinin çok gerçekçi olmadığı ortaya çıktı. Geçen haftaki yazımda ” Bu takımın gol yemeden bitirebileceği maç olmayacak galiba” demiştim. Bu sefer kalemizde 2 gol görünce İşler daha da zorlaştı. Kağıt üzerinde baktığımızda bu kadro yapısıyla galibiyet alabileceğimiz Adanaspor’u yendik. Bunu haricinde yensek yensek Alanya’yı, Kasımpaşa’yı yeneriz. Gaziantep ve Kayseri ile ne olur kestiremiyorum. Diğer takımlar karşısında işimiz zor gözüküyor. Taraftara transferler için çöp dedikleri için gücenen başkan maç sonu Hamza Hoca’nın açıklamalarını dinlesin. Kendisi de ikinci sınıf transferler yapıldığını itiraf etti.
Bu saatten sonra yapılması gerekenler belli. İlk 5’e gireriz açıklamaları değil , gerçekçi olup devreye kadar minimum puan kaybı ile gitmenin planlamasını yapacağız. Üzülerek söylüyorum maçlara haddimizi bilerek çıkmamız lazım. Bu kadar kötü stoper ikilisine daha az iş düşsün diye orta sahada Merter , Faty , Şamil üçlüsünden ikisi ile çıkmak zorundayız. İnşallah bu mağlubiyetten ders alıp özellikle yönetim kanadında ileriye dönük doğru hamleler yapılır.Transfer bitimine 3 gün kalmış. Bu kısa sürede faydalı transfer yapmak zor. Devre arası için ihtiyaç olan bölgelere alınacak isimler şimdiden belirlenmeli. Hoca ile ilgili taraftarın hoşnutsuzluğu malum. Hocanın psikolojisi iyi takip edilmeli. Kısa zaman içinde olmasını sanmasam da olası bir ayrılık senaryosunda alternatifler hazır olmalı. Zor haftalar bizi bekliyor. Umarım bir şekilde toparlanırız.