Anadolu Devrimi!

Dünya futbolu her geçen gün küreselleşmeye devam ediyor. Pahalı transferler, dudak uçuklatan sponsorluk anlaşmaları derken futbolun dışından gelen iş adamları, bizim küçükken mahalle arasında iki tane taştan kale yapıp benimsediğimiz o güzel oyunu, kendi çıkarlarına alet ederek futbolu bir pazar haline getiriyor. Hal böyle olunca da belli başlı kulüpleri, o pahalı transferleriyle yıkmak bir hayli zor oluyor. Bu durum bana, bir Türk filminde zengin-fakir çatışmasını yansıtan, fabrikatör Saim Bey ile Yaşar ustayı hatırlatıyor. Futbol tarihinde Yaşar usta gibilerinin kazandığı zaferler, çok fazla olmamakla birlikte mevcut. Bu sıra dışı eylemi en son gerçekleştiren kulüp ise, Arda Turan’ın da forma giydiği Atletico Madrid oldu; ama biz bu yazımızda, adeta bir Anadolu devrimi yapan, modern futbolu kapsayan dönemi ele aldığımızda Anadolu’nun ilk ve tek şampiyonu olan Bursaspor’u ele alacağız.

Önce dibe vurdular,sonra zirveye çıktılar Günümüzde adı Spor Toto Süper Lig olan Türkiye’nin en üst liginde en fazla mücadele eden beşinci takım olma özelliğine sahip olan Bursaspor, kurulduğu 1963 yılından beri ligde hep orta sıralara oynadı. 2003-2004 sezonunda Kelebek Operasyonu ile ortaya çıkan telefon görüşmelerinde, şaibeli bir şekilde küme düştüğü kanıtlanan yeşil beyazlıların, bu kadar kısa sürede toparlanıp İstanbul takımlarını geride bırakarak şampiyonluğa ulaşacağını kimse düşünmezdi herhalde. Bu başarının sırrı ise şu dört özellikten geçiyordu: İnanç, birliktelik, sabır ve takım olma olgusu.

Abi-kardeş birlikteliği Değerlendirmemize o sezonun kadrosuyla başlayalım. Bursaspor’un o sezonki kadrosunda özellikleri farklı olan, iki oyuncu grubu yer alıyordu. Birinci grubu, İstanbul takımları ve Trabzonspor’da oynamış, daha sonra orada istenmeyen adam ilan edilip Bursaspor’a gelmiş tecrübeli oyuncular oluşturuyordu. Ömer Erdoğan, Hüseyin Çimşir, Mustafa Keçeli, Tuna Üzümcü, Tomas Zapotocny gibi ”Kırık kalpler” bu grubun başını çekiyordu. Diğer grubu ise, çoğunluğunun Bursaspor’un alt yapısından yetiştiği, kendini kanıtlamak için can atan Volkan Şen, Sercan Yıldırım, Bekir Ozan, Ozan İpek gibi oyuncuların başını çektiği oyuncular oluşturuyordu. Bu iki oyuncu grubunun arasına İvan Ergiç ve Pablo Martin Batalla gibi tecrübeli oyuncular da serpiştirilince, ortaya genç ve tecrübeli oyuncuların birbirlerini dengelediği, müthiş bir takım çıktı.

Ertuğrul Sağlam’ın akıllı oyunu Sezona başlarken Avrupa Ligi hedefiyle yola çıkan Bursaspor’da, teknik direktör Ertuğrul Sağlam hiçbir zaman şampiyonluktan söz etmedi. Devamlı şehrin iş adamlarının Bursaspor’a yardım etmediğini, maddi sıkıntıları içerisinde olduklarını dile getiren Ertuğrul Hoca, buna rağmen sezon sonuna kadar öğrencileriyle olan müthiş ilişkisini hiç bozmadı ve bunun meyvesini de şampiyonluk ile aldı. O sezon Galatasaray’ın kadro değeri 129, Fenerbahçe’nin, 112, Beşiktaş’ın 88, Trabzonspor’un 59, Bursaspor’un ise sadece 34 milyon Euro’ydu. Amatör ruh, inanç, takım oyunu sermayeye kafa tutmuştu. 1963 yılından beri takımını bir gün olsun yalnız bırakmayan Bursaspor taraftarı, şampiyonluğun nasıl kutlanacağını dahi bilmiyordu. Herkes yaşananların bir rüya olduğunu düşünüyor; ve bu rüyadan hiç uyanmak istemiyordu. ”Yenilgilerin en onurlusunu yaşarken de, Sakarya’da küme düşerken de, Bursasporlu olmak başkadır.” Diyordu Burak Uçar. Kulübün kurucularından olan Necati Akgün ise, rahmetli İbrahim Yazıcı’ya aynen şu sözleri söylüyordu: ”Şampiyonluğu gördüm, artık rahat rahat ölebilirim…” Yaprak dökümü

Şampiyonluktan sonra ise rüzgâr bir anda tersten esmeye başlamıştı. Ertesi sezon Fenerbahçe şampiyon olmuş, Bursaspor ise ligi üçüncü sırada tamamlamıştı; ancak ne olduysa ondan sonraki sezon oldu. Takımın yıldızları Volkan Şen, Sercan Yıldırım ve Ozan Ipek ile yıldızı bir türlü barışmayan Ertuğrul Sağlam, Volkan’ın Trabzonspor’a, Sercan’ın ise  Galatasaray’a gönderilmesine izin vermişti. Bunun ardından Ertuğrul Hoca, açıklamak istemediği bir sebepten dolayı Ali Tandoğan’ı da  takımdan göndermişti. Ali Tandoğan’dan sonra Kenny Miller’ın da takımdan ayrılması, Volkan, Sercan, Ozan ve Ali Tandoğan’ın, Kenny Miller’ın eşi ile ilişki yaşadığı dedikodusunu doğrular gibiydi. Tabi bunlar sadece bir iddia, zaten Bursa şehrinde dedikodu hiçbir zaman bitmez.

Kaos Şampiyon kadrodaki bu yaprak dökümü, geçen sene yerini tam anlamıyla kaosa bıraktı. Özellikle Twente hezimetinden sonra eleştiri oklarını üzerine alan Ertuğrul Sağlam’a, her geçen gün tepkiler giderek artıyordu. İBB’ye karşı alınan bir mağlubiyet sonrası, takım otobüsünün saldırıya uğraması Ertuğrul Sağlam’ı istifaya sürüklemişti. Yani artık ne şampiyon kadro kalmıştı, ne de şampiyon hoca. Ertuğrul Sağlam’ın ayrılmasından sonra başkan İbrahim Yazıcı, takımı Hikmet Karaman’a emanet etti. Hikmet Hoca takımı kısa sürede toparlayıp, Avrupa Ligi’ne katılma şansını elde etti; ancak ligin son maçında Bursaspor başkanı rahatsızlandı, ve kısa bir süre sonra vefat etti. İbrahim Yazıcı vefat etmeseydi, Bursaspor bu sezona Fenerbahçe’ye şampiyonluk kazandıran Ersun Yanal ile başlayacaktı. Bunun yanında Holmen, Eneramo, Erman Kılıç ve Erkan Zengin gibi isimlerle de anlaşma sağlanmıştı; ama başkan vefat edince anlaşmalar da suya düştü.

Bursaspor örneğinden de anlaşılacağı üzere doğru yapılanma, istikrar, takım içi birlikteliği ile, maddi imkânlar açısından sizden daha iyi durumda olan rakiplerinizi yenebilirsiz; tabi camianızın içinde kulübün başarısını engellemek için paralı savcı tutup, kulübün başkanını tutuklatmak isteyecek kadar gözü dönmüş iş adamları yoksa. İşin özü, istikrar ve şeffaflık şart!

SAMET ÇAYIR / markajdergi.com

Bir yorum yazın

Kayıtlı bir kullanıcıyı yorumunuza etiketlemek(mention) için yorumunuzun içerisine örnek @bursasporluyuz şeklinde kullanıcı adını yazabilirsiniz.

Başa dön tuşu