Motivasyonun ve uyumun üstadı
Cristoph Daum ile buluştuğumuzda gündemde ne saha basan taraftarlar ne de görevinden alınacağı iddiaları vardı. Belki oğluna Türk gelin isteyeceği belliydi ama özel yaşamına hiç girmedik.
Sohbete eski günlerden söz ederek başladık. Alt yapıda başladığı kariyerinde bir çok futbolcuyu yetiştirmekle övünen Daum için Thomas Hassler’in ayrı bir yeri olduğu anlaşılıyor. Elbette Almanya günleri denince de Köln’ün kariyerindeki önemi…
Köln’ün başında Bayern Münih ile büyük bir rakebet içinde olduğunu, Stuttgart’ta Bayer Leverkusen’de büyük başarılara imza attığını fazla mütevazı olmaya gerek duymadan ama sakince anlatıyor. Söz, Türkiye günlerine geliyor. Daum şöyle diyor: “Beşiktaş döneminde ekonomik zorluklara rağmen iyi bir takım kurduk ve başarılı olduk. Fenerbahçe’de de günlerim çok başarılı geçti.”
Acısına nasıl katlanıyor?
Söz Fenerbahçe’ye gelince hemen soruyoruz. “Son dakikada kaçan şampiyonluklar sonrası neler hissediyorsunuz? Acısına nasıl katlanıyorsunuz?”
Cevap net ve aslında sonuçları kendisine de yakıştıramadığı anlaşılıyor: “Yaşananları unuturum ve yeni sezona kendimi hazırlarım. Bütün bunlardan dersimi alırım ki aldım ve önüme daha kuvvetli bakarım. Tabi ikincilik ben söz konusu olunca yeterli gelmiyordu.”
Cristoph Daum, uyumun ve motivasyonun tarifi adeta… Bize cevaplarını Almanca veriyor ama Türkçe konuşabildiğini biliyoruz. Zaten onun için Türkiye’nin “ikinci vatan” olduğunu “Türkçe” duyuyoruz.
Başarının sırrı ne?
Uyum ve motivasyon ustadı Cristoph Daum’un sırrı ne? Başarıya ulaşma yolu, ülkeden ülkeye farklılık gösteriyor mu?
Daum şöyle diyor:
“Her ülke kendine ait özellikleri var. Farklı. Türkiye’de insanlar gerçekten gururlu. Bundesliga, disiplinli ve yüksek tempoda oynanan bir lig. Belçika ile Hollanda bir birine yakın. Avusturya kış sporları ile öne çıkıyor. Türkiye’de ise futbol çok seviliyor ve adeta bir takımı tutarak doğuyorsunuz. Burada insanlar futbolla yatıp kalkıyor. Yapısal olarak da kültürel olarak da çok farklı.. Kendinizi gittiğiniz her ülkeye adapte etmeniz gerekir ve bu konuda başarılıyım.”
Özellikle Türkiye’de görev yaptığı sırada edindiği ilişkilere ve izlenimlere de değiniyoruz.
“Beşiktaş’ta Başkan Fikret Orman’ı tanıyorum. Onunla yakın çalıştığımız bir dönem oldu. Beşiktaş camiasından çok yakın dostlarım oldu. Nerede çalışırsam çalışayım onlar benim dostlarımdır. Ne olursa olsun, başka takımda çalışıyorum diye bu dostlara yüz çevirmem. Aynı şekilde Fenerbahçe’de çok dostlarım var. Başarılı günler geçirdik. Sosyal hayatta da iyi ilişkilerim oldu. Birlikte nikahlara da cenaze törenlerine de gittik. Yaşananlar, insanları bir birine bağlıyor. Sadece bu kadar da değil, Galatasaray’da, Trabzonspor’da da iyi ilişkilerimin olduğu kişiler var. Eskişehirspor’da Ertuğrul (Sağlam) Hoca, Rizespor’da Rıza (Çalımbay) Hoca da bunlar arasında. “TÜRKİYE İKİNCİ VATANIM” Bu yüzden de bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum. Benim için şu anda Bursaspor da benim ailem. Bursaspor için bütün birikimlerimi, başarılı olması için tecrübemi kullanacağım.”
Şike süreci
Söz, ister istemez şike sürecine geliyor. Daum’un görev yaptığı takımların ikisi iddiaların merkezinde.
“İlk duyduğunuzda neler hissettiniz?”
“Detaylı olarak bilgim yok. İki kulübün de çok sayıda taraftarı var. İki kulüpte de güvenilir ve çok çalışan yöneticiler var. İki kulübün de bu süreçten güçlenerek çıkacağına inanıyorum.”
Daum, uyumlu ve hırslı olduğu kadar çalışma metotları ile de farklılık gösteriyor. Neredeyse yaşadığı her anı, attığı her adımı meşhur klasörlerine kaydediyor.
“Bursa’ya geldiğim günden bu yana notlar alıyorum, bunları her zamanki gibi klasörlerime aktarıyorum. Şimdiden yarım dolap klasör biriktirdim.”
Peki, Bursaspor?
“Bursaspor’un şampiyonluk şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?”
“Sıfır!”
“Hedef?”
“Şu anda bulunduğumuz durumda öncelikle puan almamız önemli. Maçtan maça düşünüyoruz.”
“Şampiyonluk adayı?”
“Adaylara bakmak istediğinizde, ekonomik duruma baktığınızda zaten ortaya çıkıyor.”
“Gençler?”
Genç arkadaşlarımızı geliştimek istiyoruz. Onlarla devamlı yakın çalışıyorum. Hazır oldukça elbette şans vereceğim.
Röportaj: Zahit Budak/TRT Spor