Başkan İbrahim Yazıcı, bombaladı
Başkanımız İbrahim Yazıcı son haftalarda medya ve bazı intrenet yayın organlarında yapılan yorumlar hakkında Özlüce Tesisleri'nde bir basın toplantısı düzenledi.
Başkanımız Sayın İbrahim Yazıcı'nın basın toplantısındaki konuşması ;
"Önce bu basın toplantısını yapma nedenimi ve Bursaspor taraftarına, kongreden sonra bir kez daha seslenme ihtiyacını neden duyduğumu açıklayarak sözlerime başlamak istiyorum. Son birkaç hafta içinde, gerek gazete ve televizyonlarda gerekse internet vasıtasıyla Bursaspor’la ilgili yapılan yorumları, kamuoyuna verilmek istenen mesajları, kaotik bir ortam yaratmak adına bir takım çevreler tarafından pompalanan güven bunalımını çok dikkatle ve her zamanki gibi sakin bir tavırla takip ediyorum. Ancak görüyorum ki, ben sessiz kaldıkça cesaretleri artıyor ve hatta ilk başlarda yönetimimizi huzursuz etmeyi ve itibarsızlaştırmayı düşündükleri halde, daha da ileri gidip, şimdi doğrudan takımımızı da hedef aldıklarını ve sahada başarısız olmamız için ne gerekiyorsa fazlasını yaptıklarını görüyorum. Alacak verecekle, hesap kitapla, davalarla göz altılarla ve hatta genel kurulla bizi deviremediler, şimdi son kozlarını büyük Bursaspor taraftarını hedef alarak oynuyorlar. Onlar da biliyor ki, İbrahim Yazıcı, bundan 4 yıl önce, borç içinde kıvranan bu kulübün başkanlığına soyunurken sadece büyük Bursaspor taraftarına güvenmişti. Bursaspor, 4 yıldır tarihinin en parlak dönemlerini yaşarken, sadece taraftarından aldığı güçle, onlardan aldığı destek ve güvenle büyük başarılara imza attı. İbrahim Yazıcı’ nın arkasında 4 yıldır sadece Bursaspor taraftarı vardı ve şimdi o taraftarın desteğini çekmesini her şeyden çok arzuluyorlar. Genel kurulda kamuoyuna bu benim son görev dönemim demiştim… Biliyorlar ki ben taraftarımın güvenimi kaybedersem, bu kutsal görevi gönül rahatlığı içinde tamamlayamam. Bu yüzden büyük Bursaspor taraftarının üzerine oynuyorlar. Bütün planları bu… Eleştirenlerin ya da tepki gösterenlerin tümü için ‘Bursaspor’un kötülüğünü istiyorlar’ diyemem tabiki. Biz, yapıcı olan ve Bursaspor için kaygılananları da biliyor ve onları kesinlikle bu kişi ve grupların dışında tutuyoruz. 3 yıldır tarihinin en büyük başarılarına ulaşmış bu kulübün yönetimini, hem de maçlar bile başlamadan protesto ettirmeye çalışmak, huzuru bozmaya kalkışmak hangi gerçek Bursasporlu’nun vicdanına sığar, bunu da kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Geçmişi bir hatırlarsanız, neredeyse 3 yıldır her sezon başında transferle ilgili aynı umutsuzluğun pompalanmaya çalışıldığını ve her seferinde çok şükür tarihi başarılara imza atıldığını görürsünüz. Çok derin araştırmalar yapmaya gerek yok… Bakın son 3,5 sezonun puan cetvellerine ve Bursaspor kaçıncı sırada görün… Son 3,5 yılda ligdeki puanların toplamı baz alındığında takımımız Fenerbahçe’nin ardından ikinci sırada… 5 şampiyon arasında 233 puanla ikinci biziz ve Trabzonspor, Galatasaray, Beşiktaş bizim arkamızda… Bu tablo, 4o küsur yıl küme düşmemeye oynayan Bursaspor’u son yıllarda hangi noktaya taşıdığımızın ve başarıda istikrarın gerçek örneğidir. Neden şimdiden harekete geçtiler biliyor musunuz? Bunlar, bizim Bursaspor’u şampiyon yapacağımıza da hiç ihtimal vermemişlerdi … Baktılar ki dediğimiz her şeyi yapıyoruz… Sürekli ve daha büyük başarıları şimdiden engellemek için kolları sıvadılar. Biz verdiğimiz sözleri yerine getirirsek Bursaspor büyür, Bursaspor büyürse bu asalaklar küçülür, bütün endişeleri bu… Bakın dikkat edin… Bu huzur bozucuların tutunmaya çalıştıkları tek şey transferdeki gelişmeler… Değerli Bursaspor taraftarı, biz geçen sene kadromuza çok sayıda yıldız oyuncu kattık. Biz İngiliz milli takım oyuncusunu, Fransa milli takım oyuncusunu, Fas, Şili, Slovakya milli takım oyuncularını transfer ettik. Bu transferlerin meyvelerini asıl şimdi toplamak üzereyiz… Bakın size çarpıcı bir örnek vereyim. Bonservis ve primler hariç, takımımızın bugünkü toplam gideriyle, şampiyon olduğumuz 2010 yılı arasındaki toplam gider arasında üç kat fark var. 2010 yılında şampiyon olurken, Bursaspor kadrosunun toplam değeri 9 milyon euro’ydu… Şu anda yaklaşık 7 kat daha değerli bir kadromuz var ve oyuncu değerimiz 60 milyon euro… Peki gelirimiz ne kadar? Kimseyi küçüksemek gibi bir niyetim yok ama gelirimiz, geçen sezon lige çıkan Aksihar’ın ve Elazığspor’un geliri kadar… Ancak giderimiz ve toplam takım değerimiz bu kulüplerin en az 10 katı… Eskişehirspor ETİ’nin desteğini arkasına almış, her yıl en az 4 milyon lira göğüs reklamı geliri elde ediyor… Kardemir, Karabükspor’a açık çek sunmuş… Ne zaman, ne kadar paraya ihtiyacın varsa gel vereyim diyor… Arkadaşlarım araştırmış, Kardemir’in her yıl 10 milyon lira katkı sağladığını söylüyorlar… Medical Park, Antalyaspor’a yıllardır çok ciddi katkılar sağlıyor. Anadolu kulüplerinin neredeyse tamamını ya belediyeler finanse ediyor, ya da o şehrin markaları destekliyor. Peki biz niye sanayi şehri Bursa’dan, Türkiye’nin en büyük ekonomilerinden biri olan şehrimizden göğüs reklamı bile alamıyoruz… Sponsor bulmakta güçlük çekiyoruz. Reklam toplayamıyoruz… Bursaspor, Bursa’nın kulübü değil mi? Bu kulüp, Bursalılar’ın göz bebeği değil mi? Bizim tek gelirimiz taraftarımızın aldığı kombine, aldıkları bilet ve yine onlar alsın diye beklediğimiz ürünlerimiz… Toplayın bunları, maalesef bir oyuncu bile transfer etmiyor… Bursa iş hayatı Bursaspor’a sırtını dönerse, elbette kombine sahiplerinden indirmeyi düşündüğümüz yüzde 25’e bile ihtiyacımız olur… Bizi bu noktaya taşıyan gerçek, şehrin reklam ve pazarlama olarak gerekli desteği vermemiş olmasıdır. Yapabildiğimiz ayrıcalık, eski kombine sahiplerine Türkiye Kupası maçlarını ücretsiz izletmek olmuştur. Bu arada bu vesileyle burada açıklıyorum, eski kombine sahipleri, UEFA Kupası’nda üçüncü tur ön elemesini geçtiğimiz takdirde play off karşılaşmasını da indirimli olarak izleyeceklerdir. Ben her zaman taraftarımın hoşgörüsüne sığındım ve bugün de bu konuda en değerli katkıyı onların vereceğinden kuşkum yok. Bursaspor’a dişinden tırnağından arttırıp destek olan taraftarımıza bu açıdan müteşekkiriz… Öncelikle şunu hatırlatmak istiyorum… Sezon başında söylediğim şuydu. Bizim 6 oynayan yabancımız var ve bu bu yüzden yerli oyuncu transfer edeceğiz… Kesinlikle yabancı yıldız sözü ağzımdan çıkmadı. Hocamız da sürekli oynayan 6 yabancımızın olduğunu, hedefimizin yerli oyuncu olacağını ve elbette şartlar uygun olduğu takdirde yabancı oyuncu alabileceğimizi vurguladı. Ancak transfer öyle garip bir iş ki, menajerler ve basın sürekli birilerinin isimlerini gündeme getiriyorlar ve olmayınca da, Bursaspor alamadı diyorlar… Bütçemize, şartlarımıza uygun bir yabancı olursa neden almayalım… Eğer içerideki dengeleri bozacaksa, huzursuzluk yaratacaksa… Eğer ben oyuncularımın alacaklarını zamanında ödeyemeyeceksem… Eğer ben primlerimi geciktireceksem… Eğer ben UEFA’ya hesap veremeyeceksem, alacağımız yabancı bırakın bize katkı sağlamayı, köstek olur… Kendi gerçeğimizin lütfen farkına varalım… Kişisel bir beklentim olmadığını, kimseyle kişisel bir hesabım olmadığını sürekli vurguladığım halde, sadece Bursaspor’un çıkarlarını gözeterek verdiğim mücadeleyi, sanki kavgacı bir kişiliğe sahipmişim gibi yansıtanlar var. Bunlar, kongredeki konuşmamda, yeni yapılan stadın tüm gelirleriyle Bursaspor’un olmasıyla ilgili yaptığım çağrıyı, maksatlı olarak çarpıtmaya çalışıyorlar. Hatta daha da ileri giden bazı basın mensupları, sanki hak etmediğimiz bir şey istemişiz gibi, belediye başkanından ben bunu nasıl istermişim diye benden hesap soruyorlar. Benim belediye ile kişisel bir işim yok… Belediye başkanından kişisel hiçbir beklentim yok. Ben bugüne kadar Büyükşehir Belediyesi’nden ne istediysem, ne beklediysem, Bursaspor için istedim. Ama öyle bir hava yaratılıyor ki, sanki ben siyaset yapıyormuşum gibi, beni siyasi bir rakip olarak göstermeye çalışıyorlar. Ben Belediye başkanının karşısında olmaktan değil, yanında olmaktan, Bursaspor için birlikte mücadele ediyor olmaktan keyif alacak biriyim. Şimdi size geçmişten bir anekdot aktarayım. Büyükşehir Belediye başkanımız Osmangazi Belediye Başkanıyken yaptığımız ziyaretler sırasında bize söylenenlerin peşine düştüm, olay sadece bu, bunu anlamanız için söylüyorum. Sayın Başkan o günlerde, “Osmangazi’nin bir gücü yok, eğer ben Büyükşehir Belediye Başkanı olursam, Bursaspor’un sorunlarını iki dakikada çözerim” demişti. Şimdi tek istediğim iki dakika çözülmesi öngörülen problemlerin bir an önce çözülmesi. Geç kalınmış olabilir ama asla hiçbir çözüme ön yargılı yaklaşmayız ve bu konuda elimizi her zaman bu problemlerin çözümüne yapılacak katkı için uzatmaya hazırız. Dolayısıyla sayın başkanımızın bu konudaki iyi niyetli ve samimi yaklaşımlarını bekliyoruz, bu konudaki umudumuzu muhafaza ediyoruz. Bundan 4 yıl önce toplanan paralar hala gündeme getiriliyor. Bin kez teşekkür ettiğim halde, her fırsatta bunun için müteşekkir olduğumu söylediğim halde, sanki kadir kıymet bilmiyormuşuz gibi lanse ediliyor. Bursaspor’un borcu 4 yıl önce gırtlağına kadardı. Hem de, giderleri bugünkünden çok daha az olduğu halde, borç içinde kıvranıyordu. Aslına bakarsanız, o gün toplanan bağışlar bugün bir tek kaleci Carson’u bile transfer etmeye yetecek bir miktar değildi ama, biz her seferinde, Bursaspor için verilmiş bir tek liranın bile değerli olduğunu dile getirdik. Bugün ise takımın değeri 7 kat artmış… 4 yıl önceden 4 kat daha fazla büyümüş bu kulübün, artık şehir desteğine ihtiyacı var mıdır, yok mudur, buna siz karar verin… Başarılarıyla büyüyen bu kulübün büyümeyi sürdürebilmesi, başarıları devamlı hale getirmesi için, 4 yıl önceden çok daha fazla katkıya ihtiyacı var mıdır, yok mudur siz karar verin… Ben uzlaşmacı bir adamım… Belediyemiz bize vaat edilen desteği versin, Bursa sanayisi Bursaspor için harekete geçsin, her gün, her dakika televizyonlara çıkar, destek olanlara bıkmadan usanmadan teşekkür ederim. Onların yapacakları bu katkı, beni değil Bursaspor’u büyütür… Şimdi soruyorum; 2010 yılında kazandığımız şampiyonluk, Bursa’da yaşayanlara, Bursa’da kazananlara hiçbir şey kazandırmadı mı? Şampiyon şehre hoş geldiniz diye pankart astırmanın gururunu Bursaspor kulübü yaşatmadı mı? Şehrin caddelerinde sallanan Şampiyon Bursaspor bayraklarının altında benim ismimi gördünüz mü hiç? Bu kulüp şampiyon olduktan sonra, başka bir takımın bayrağını gördünüz mü Bursa’da? Eğer bu şehir sadece Bursaspor’u yaşıyorsa benim kongrede yaptığım, “Bursa şehri kulübü için birleşmeli” çağrısına karşılık vermelidir. Ben kavgacı değilim… Beni, sanki bu şehrin kurumlarıyla, bu şehrin yöneticileriyle kavga ediyormuşum gibi gösterenler, şehir Bursaspor’a destek vermesin, kulüp zor durumda kalsın, takım başarısız olsun da, İbrahim Yazıcı gitsin, biz de at koşturalım diye bekleyenlerdir. Bursaspor’un menfaatlerini korumaktan, Bursaspor’un çıkarlarını gözetmekten başka hiçbir hesabımız olmadığı halde, bizi karalamak adına başlatılan kampanya sonucunda hapse girmek durumunda kaldığımız o günlerde, eşimiz dostumuz dışında yapayalnız bırakılmamızın gerçek nedeni de budur. İsim karışıklığını bile fırsat bilip kara propaganda yaptılar. Gerçek ortaya çıktı, haklılığımız anlaşıldı ve hürriyetimize kavuştuk ama bize bir geçmiş olsun demeyi bile zul saydılar. Bugün kamuoyunun karşısına, hem kulübümüzün gerçeklerini anlatıp taraftarımızı aydınlatmak, hem de başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere, tüm şehir yöneticileriyle Bursaspor için birlikte üretmeye hazır olduğumu göstermek için çıktım. Bunu 4 yıldır bekliyorum… Bu 4 yıllık süre içinde bize, ‘gel bakalım, Bursaspor için birlikte ne yapabiliriz’ diyen oldu da, ben mi gitmedim? 4 yılda çalmadığım kapı kalmadı ama maalesef samimi bir yaklaşım gördüğüm söylenemez. Kongrede söyledim, bugün de söylüyorum… Bursaspor’un şampiyonluk kitabını dağıtıp gelir elde etme planıyla ilgili olarak da maalesef somut bir gelişme kaydedemedik. Ancak kongrede de söylediğimiz gibi sadece Sayın Valimizin bu konuda samimi bir yaklaşımı oldu ve önümüzdeki günlerde bununla ilgili gelişmeler olacağını ümit ediyorum. Ben bu sözleri, kavga çıksın diye değil, artık patlama noktasına geldiğim için, taraftarımız gerçekleri bilsin diye söylüyorum. Bugün Bursaspor olarak sadece sportif değerimizi, o da başta büyük taraftarına olmak üzere, çok kısıtlı bir reklam veren çevresine pazarlayabildik. Biz reklam ve pazarlama konusunda bırakın şehrin desteğini görmeyi, başarısız olalım beklentisiyle köstek olanları biliyoruz. Ama artık bıçak kemiğe dayandı… Bursaspor, sadece yönetimiyle, sadece tribündeki cefakar taraftarının desteğiyle büyümesini sürdüremez… 10 milyon euroya aldığı oyuncu iyi çıkmayınca, onu buruşturup atmayı ve bir 10 milyon euro daha harcamayı göze alan kulüplerle yarışmak için daha fazlasına ihtiyacımız olduğunu lütfen artık herkes görsün… Bunun için belediye başkanından destek istemenin, bunun için Bursa iş hayatından destek istemenin neresi yanlış… Bursa için caddeler sokaklar, Bursa için alt geçitler, Bursa için parklar bahçeler önemli de, Bursaspor’un hiç mi önemi yok… Bursa için Bursaspor, su gibidir, ekmek gibidir… Bursaspor, bu şehrin onurudur, gururudur, gözyaşıdır, sevincidir… Taraftar haklı… Taraftar tabiî ki yıldız oyuncu isteyecek, tabiî ki her yeni yıl kadrosunun geçen yıldan daha güçlü olmasını isteyecek. Ben de istiyorum, hem de herkesten fazla istiyorum… Her önüne geleni deviren bir kulübün başkanı olmayı kim istemez… Büyük Bursaspor kongresi hazır yetki de vermiş, harcarım olmayan parayı, alırım en iyilerini… Peki sonra… Borçsuz Bursaspor’un kasasında olduğunu söylediğimiz para, 60 milyon euro değerindeki bu takımın yıl sonuna kadar giderlerini zor karşılar… Ya sonra…
Oyuncuma, teknik kadroma parasını ödeyemezsem, bu kulübü ben neyle zirvede tutabilirim… 4 yıl öncesinden daha kötü günler bekler bizi… Kaynak yaratmadan harcama yapmak, kaynağını bulmadan yıldız oyunculara milyon eurolar vermek, Bursaspor’u yeniden batağa sürüklemek demektir. Bu sefer belimizi doğrultmak için bir şampiyonluk da yetmez … Bu gerçekleri biliyorken, ben nasıl sıfır destekle olmayan paraları varmış gibi harcar, kulübü borç batağına sürüklerim.
Varsın benim için eli sıkı desinler. Ben bu kulübü borca batırıp, hayatımın bundan sonrasını pişmanlıkla geçireceğime… Hesabını kitabını bilen, kulübü için her türlü eleştiriye her türlü saldırıya, her türlü göz altına, hapse razı olarak ama vicdanım rahat bir şekilde sürdürmeyi yeğlerim.
Aslında benim için en kolay şey, en büyük transferleri yapmak, en iyi takımı kurduktan sonra da ‘büyük başkan’ diye yapılan tezahuratları koltuğuma yaslanıp dinlemek değil midir? Peki neden, kendi cebimdeki paraya harcarken düşündüğümün bin mislini bu kulübün parasını yönetirken düşünüyorum. Ben eleştiri almaktan zevk mi duyuyorum sizce. Herkes bilip bilmeden konuşuyor, atıp tutuyor… Ama artık yeter… Büyük Bursaspor taraftarı, bu kulübün şehir tarafından nasıl yalnız bırakıldığını, sadece tribünden aldığı destek ve güven nedeniyle ayakları üzerinde durabildiğini asla unutmasın… Taraftar, arkamızdaki tek güç… Yeter ki onlar, bugün kendileri üzerinden oynanan oyunların farkına varıp, kulüpten desteğini çekmesin… Onlar inandığı için 2010 yılında şampiyon olduk… Ve ne gariptir ki, daha lig başlamadan şimdi onlar inançsızlaştırılmaya, umutsuzlaştırılmaya çalışılıyor… Çünkü bir tek onlar kaldı kandırılmadık… Bursaspor taraftarı, kulübüne yapılan hizmetleri, kulübe hizmet edenleri asla unutmaz… Hem unutmaz, hem de onları başının tacı eder, ummadıkları noktalara getirir… Dolayısıyla hem bu şehrin yöneticileri, hem de Bursaspor’a hizmet edenler için söylüyorum; Bursa’da gelecek planlarını Bursa ve Bursaspor’a yapılan hizmetler belirler… Bakın size çarpıcı bir örnek daha vereceğim… UEFA Tahkim Kurulu, Bursaspor’u Avrupa kupalarından men ettiğini açıkladığında, dönüp taraftarımıza dedik ki, bizim eksiğimiz de yok yanlışımızda, müsterih olun… Bizi peşinen suçlu ilan eden sözde Bursasporlular oldu… Kimi ekrana çıktı, kimi köşe yazdı, kimi de internet sitelerinden infaz yaptı. Bizim için söylemedik laf kalmadı… İstifaya davet edenler oldu. Bize düşmanımızın bile reva görmeyeceği şekilde saldırdılar. Yazılanlar orada… Sonra ne oldu? Avrupa’da bir ilki gerçekleştirdik ve CAS bütün dünyaya haklılığımızı duyurdu. UEFA gibi Avrupa futbolunun patronu dev bir kuruma karşı tarihi bir dava kazandık. Bir pardon bile demediler… Yüzleri bile kızarmadı… Şimdi bizi lig başlamadan peşinen başarısız ilan edenler de işte bunlar… Aynı rolü oynuyorlar… Bunlar, 2010 yılında şampiyon olduğumuz sezon öncesinde de böyle kargaşa ortamı yaratmak istiyorlardı. Bunlar her dönemde, çeşitli vesilelerle, yalanla dolanla taraftarın aklını karıştırmaktan başka bir şey üretemezler. Bunlara uyup da umudunuzu yitirmeye, sevginizi sorgulamaya başladınız mı yandınız… Bu ruh hastalarının ekmeğine yağ sürdünüz mü, Bursaspor asıl o zaman bitti demektir… Her yolu deniyorlar… Bursa’yı yönetenlerle aramıza nifak sokmakla yetinmeyip, bizi siyasetin içine çekmek istiyorlar. Çok şükür, bu ruh hastalarının iç yüzünü bilen çok. Gerek sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan, gerekse Başbakan Yardımcımız Sayın Bülent Arınç çeşitli vesilelerle bize desteklerini her fırsatta ifade ediyor ve gösteriyorlar, bu sebeple içimiz rahat… Büyük Bursaspor kongresi bana güvenoyu verdiğinde üç yıl sabredin ve Bursa destek verirse, nerelere geleceğimizi, neleri başaracağımızı göreceksiniz demiştim… Üç yıl içinde bu Türk futbolu daha neler görecek hep beraber tanık olacağız… Geçen sezon iki kulüp Avrupa’dan men edildi ve bu sezon öyle tahmin ediyorum ki, bunlara yenileri de eklenecek… UEFA’nın Türkiye’ye yazdığı acı reçeteyi görünce, benim niye transfer konusunda, bütçe konusunda hassas davrandığımı emin olun daha iyi anlayacaksınız… Ben bir yıl daha keyif verecek değil, önümüzdeki 10 yıla damgasını vuracak bir Bursaspor yaratmak için uğraşırken, ayağımızı yorganımıza göre uzatmaya çalışırken, bu felaket tellallarına prim vermemenizi ve aklı fikri Bursaspor’a kötülük yapmak olanlara, Perşembe günkü UEFA maçımızda ve iki hafta sonra başlayacak olan lig mücadelesinde gerekli cevabı vereceğinize inanıyorum. Bursaspor’un doğru yolda olduğundan kimse şüphe duymasın… Bunların gürültüsüne ayak uydurup da sakın oruç bozmayın… Mübarek ramazanda bütün gerçek Bursasporlular’ı sevgiyle kucaklıyor ve taraftarımızın yönetim ve takımımızın moralini bozmayacağını, aksine Bursaspor için kılını kıpırdatmayanların rahatını bozmak için elinden geleni yapacağını umuyorum.
Saygılarımla "